VİETNAM-KAMBOÇYA-LAOS - 3
- ÖMER SUHA TOPALAK
- 19 Nis
- 12 dakikada okunur

Seyahatin 3. Günü 03.12.2023 Pazar VİETNAM - HO CHİ MİNH – CHU CHİ - HUE
Bugün ilk olarak Vietnam savaşlarının Vietnam’lılara göre Amerikan savaşlarının geçtiği önemli bölgelerden Chu Chi tünellerinin olduğu bölgeye gidiyoruz. Yol boyu tipik tek katlı Vietnam evleri ve pişmiş ördek ve domuz satan bir çok küçük dükkan var.
Yol üzerinde önce Quang Minh isimli engellilerin ürettiği lake ürünleri ve el sanatları mağazasına uğrandı. İmalat yerinde sırasıyla nasıl üretim yapıldığı gösteriliyor. Yan yana birkaç tezgahta önlerinde yumurta kabukları olan engelli insanlar bunları tahta üzerine yapıştırıyor sonra da lake yapılıyor. Başka biri ise deniz kabuğu yani sedef kullanıp tablolar yapıyor. Oradan satış bölümüne geçiliyor. Aslında pahalı olsa da çok büyük ve çok güzel eserler var ancak taşımak çok güç. Herkese ve her keseye göre bir şeyler var.
Nihayet yaklaşık 1,5 saat sonra ülkenin büyük bir bölümünün altında yatan çok daha büyük bir tünel ağının parçası olan Củ Chi Bölgesi'nde bulunan devasa bir bağlantı tünelleri ağından biri olan Ben Dinh Köyü savaş tünellerine vardık. Birde Ben Duoc köyü savaş tünelleri gezi alanı varmış. Savaş Tünelleri, Çinhindi Savaşları'nın kazanılmasında oynadığı rolle ünlü. Zamanında (1948) Fransız’lara karşı kurulan tüneller (48 km) ABD savaşı sırasında en etkili şekilde kullanılmış ve büyütülmüş. Okaliptüs ormanı altında 100 hektardan fazla bir alanda 200 km den uzun oldukları tahmin ediliyor. Daha önce her köyün kendisi için yaptığı tüneller daha sonra birleştirilmiş.
Otobüsten otoparkta indikten sonra Vietnam savaşlarında kullanılan muhtelif silahların olduğu silah galerisi ve Vietnam savaşını hatırlatan muhtelif hediyelik eşyanın satıldığı yeri geçip bilet kontrolünden sonra alttan geçen bir tünelle yolun karşısına geçtik. Bizi grup olarak belgesel film odası dedikleri kulübelere soktular. Rehberimiz Barış burada ki maketler üzerinde bu tünellerin nasıl kullanıldığını anlattı. Buralar Kuzey Vietnam askerleri tarafından çatışma sırasında saklanma yeri, hastane, yiyecek ve silah deposu ve yaşam alanı olarak kullanılmış. Amerikalı askerler baskın yaptığında buradan Saigon Nehri'ne doğru güvenli bir şekilde çekilebiliyorlarmış.
Tüneller çok dar, yaşam çok zormuş. Hava, yiyecek, su kıt ve tüneller karıncalar, zehirli kırkayaklar, yılanlar, akrepler, örümcekler ve kemirgenlerle doluymuş. Çoğu zaman, askerler tünellerde çalışarak veya dinlenerek günlerini geçirip ve sadece geceleri erzak toplamak, mahsullerine bakmak veya düşmanla savaşa girmek için dışarı çıkarlarmış. Bazen, yoğun bombardıman veya Amerikan birliklerinin hareket ettiği dönemlerde birçok gün yeraltında kalmaya zorlanırlarmış. Tünellerde yaşayan insanlar arasında hastalık yaygınmış, özellikle de sıtma, savaş yaralarından sonraki ikinci en büyük ölüm nedeniymiş. Havalandırma boruları karınca veya termit yuvalarına sokulan şeker kamışları sayesinde yapılıyormuş. Karıncalar ve termitler şekerkamışını yiyor ve havalandırma borusu oluşuyormuş. Mutfak havalandırmaları geniş bir alana ve birçok bacaya yayılıyor ve sabah sis sırasında yemek yapılıyormuş. Hayvanlar, hastalıklar ve havalandırma sorunundan birçok kişi hayatını kaybetmiş. ABD’nin tünellerin üzerine bilmeden üs kurmuş olması, geceleri Vietnamlılara saldırma ve malzeme çalma imkanı doğurmuş.
Sonra dışarı çıkarak okaliptüs ormanı içinde gezmeye başladık. Yanımızdaki park görevlisi, fark etmeden yanından geçtiğimiz giriş kapaklarını ve tuzakları göstermeye başladı. Gerçekten iri yarı birisinin girip çıkamayacağı boyutta üstü yapraklarla kaplı tahta kapakları gruptan bazı arkadaşlar girip deneyimledi. Kapakların tahta olmasının sebebi yağmur yağdığında tahtanın şişip suyu geçirmemesi imiş.
Tahtadan veya bambudan yapılan kazıkların keskin ucu yukarı gelecek şekilde toprağa saplanmasıyla oluşan daha önce kaplanların yakalanması için kullanılan Punji kazığı tuzağını ve havalandırma olarak kullanılan termit yuvalarını gördük.

Sonra Vietnam askerlerinin maketlerinin olduğu bir alana geldik. Orada turdaki arkadaşlarla fotoğraf çektirdik.

Biraz ileride o yıllardan kalma bir tankın yanında herkes fotoğraf çektiriyordu.
Oradan yine bir sürü tuzağın örnek olarak yan yana gösterildiği bir kulübeye geldik. Bu tür tuzaklar yaralamaya ve askerin saf dışı olmasına yönelik kullanılmış yardım gelmeyince de ölüme yol açarmış. Başka bir kulübe de ev yapımı silahların nasıl üretildiği maketlerle anlatılıyordu.
Uzaktan silah sesleri geliyor ben mizansen olarak yayınlanıyor zannediyordum meğer atış poligonu varmış. O dönemin Amerikan silahları ve mermileri ile atış deneyimlemek isteyenler mermi başına 60.000 Dong yani 2,5 Usd karşılığı atış yapıyor. Bu kadar savaş görmüş bir ulusun hala silah atması, attırması bana ilginç geliyor. Poligonun olduğu yerde yemek ve içecek büfeleri, hediyelik eşya satış yerleri, eski tarz pirinç kağıdı imalathanesi, o döneme ait toplar var. Yalnız poligonun sesi çok rahatsız edici, adamın kafası şişiyor.
Tekrar giriş kapısı yönüne geri döndüğümüzde savaş zamanındaki şartlarda ayakkabı ya da açık sandalet nasıl imal ediliyordu görmek için bir kulübeye geldik. Eski araba lastiklerinden elde edilen ayağa giyildiğinde bıraktığı izin terlik tabanının birini ters birinin düz olası sebebiyle gittiğin yön belli olmayan Ho Chi Minh terliklerini gördük.

Sonra sıra geldi isteyenlere tünelleri deneyimlemek. Hanımlar hevesliydi ancak kapıdan döndüler. Önde elinde lamba olan rehber, gruptan İlhan Uslusoy ağbimiz arkada ben nemli ve sıcak tünele girdik. Elimde kamera karanlıkta neyi çekeceksem çömelik vaziyette ilerliyoruz. O ara İlhan ağbi arkada kimse var mı dedi. Bende arkama dönüp gelen var mı diye seslendim. Ses gelmedi ancak ben önüme döndüğümde ışık kaybolmuştu. Ben kendimi klostrofobim yok diye bilirdim. O karanlık, sıcak ve nemli daracık tünelde ki turistler için büyütülmüşler ruhumun beni terk ettiğini hissettim. Bir an yukarıdan ruhumu geri çekip ileri atıldım ve öndekilere yetiştim. Tüm bunlar olsa olsa 10 metrelik tünelde birkaç dakikada oldu. Tünelden çıkarken girmeyen diğer arkadaşlar alkışladılar ve çok soğukkanlı görünüyorsun dediler. Ben ise az daha ruhumu teslim edeceğimi söyleyemedim. Savaş sırasında buralarda bu şartlarda ülkesini savunmak için savaşan, saklanan ve ölen tüm Vietnamlılara rahmet diledim.

Ho Chi Minh’in büstünün olduğu bir kulübeyi de gördükten sonra çıkış yerindeki silah galerisini ve Amerika tarafından atılan bombaları daha dikkatli inceledim. Maalesef Amerika Vietnam’a 7 milyon ton bomba atmış.
Otobüse binip tekrar Ho Chi Minh şehrine geri döndük. Otobüsten Diamond Plaza isimli alışveriş merkezinin önünden geçerken binanın önyüzü yılbaşı için süslenmişti. İnsanlar önündeki kocaman yılbaşı ağaçları ile fotoğraf çektiriyorlardı. Buradan Saigon Notre-Dame Bazilikası [1] ve Saigon Merkezi Posta Binasının [2] baktığı meydana geldik ve maalesef bazilika tadilatta olduğundan tarihi Posta Binasını gezdik. Girişte işporta tezgahlarında çok beğendiğim kağıt sanatı olan Kirigami Origami Kartpostallar dolu idi. Satınalmayı Hanoi’ye bırakıyorum. Postahanenin önünde bir kutlama veya toplantı için hazırlık vardı. Sahne hazırlanmış sandalyeler dizilmişti. İçerisi ise hem postahane için gelenlerle ve ziyarete gelen turistlerle dolu idi. İçinde postahane kısmı hariç yine hediyelik eşya, yiyecek, içecek büfeleri ile dolu idi. Ho Chi Minh'in ortada asılı devasa bir portresi duruyor. Postanenin duvarlarının her iki yanında titizlikle çizilmiş iki büyük harita var; biri 1892'deki Saygon ve mahallelerini, diğeri ise 1936'daki Vietnam ve Kamboçya'daki telgraf hatları ağını gösteriyormuş. 1997 yılında Saygon/Ho Chi Minh Şehri'nin 300. kuruluş yıldönümü münasebetiyle postanenin iki tarafı sosyalist gerçekçilik tarzını anımsatan iki grup heykelle donatılmış. Soldaki heykeller, köylülere çok benzeyen kostümler giyen bellerinde el bombası ve tabanca, omuzlarında tüfekleri olan genç bir erkek ve kadın. (Ba Ba gömleği, geniş kenarlı şapka, bandana – Güney'deki köylülerin geleneksel kostümleri). Sağdaki heykeller ise, belki de öğrenci/entelektüel sınıfa hitap etmek için, “ao dai” (Vietnamlı kadınların, özellikle de genç öğrenci kızların geleneksel kıyafeti) giyen, görünüşte genç bir kız ve erkeği tasvir etmekte imiş.
Sonra tekrar otobüsle Bağımsızlık diğer adıyla Yeniden Birleşme Sarayının [3] önünde durduk inmeden rehber sarayı anlattı. 1975 de Kuzey Vietnam ordusunun tank ile bahçeye girmesi ile Kuzey - Güney savaşını sonlanmış. Şu an müze gibi gezilebilen saray maalesef zaman yokluğundan gezilemedi.
Öğle yemeğine Mandarine Restaurant’a gidildi.
Menü:
Karidesli Taze Bahar Ruloları
Yeşil Pirinçli Çıtır Kızarmış Balık Kek Kaplaması
Toprak Tencerede Sebzeli Sote Tavuk
Sarımsaklı Da Lat Sebze Sote
Hindistan Cevizi Suyu ile Buharda Pişirilmiş Pirinç
Krem Karamel
Ayrıca restoranın reklamını yaptığı bir menü vardı, örnek olsun diye aldım.
Mandarine : En ı̇yı̇ Vı̇etnam Mutfağı
Menü:
Şenlikli Mutluluk Mezeleri: Spring Rolls “Mandarine” Tarzı, Karides Ezmeli Tavada Kızarmış Pirinç Krepleri, Şehriye ve Genç Mango Yaprakları ile Sarılmış Füme Ördek
Kar Mantarı ve Surimi ile Kabak Çorbası
Sıcak Taş Üzerinde Izgara Dana Eti, Pirinç Kağıdı ve Otlar ile Servis Edilir
Sotelenmiş Nha Trang Istakozu “Mandarine” Stili
Kabak Çekirdeği ve Mısırlı Tavuklu Kızarmış Pilav
Sotelenmiş Sarımsaklı Vietnam Ispanağı
Şenlikli Buzlu İkram- Hindistan Cevizli Dondurma
1.450.000 kişi başı yaklaşık 60 Usd.
(Minimum iki kişi)
Fiyatlara %5 servis ücreti ve %8 KDV dahildir.
Yemek sonrası Savaş Kalıntıları Müzesi’ne gidildi. Burası Birinci Çinhindi Savaşı ve Vietnam Savaşı ile ilgili sergileri içeriyor ve giriş ve iki kattan oluşuyor. Ben en üst kattan başladım. Bölümler şöyle idi:
2.kat:
1 -Tarihsel gerçekler: 66 fotoğraf, 20 belge ve 153 eserin yer aldığı sergi, ziyaretçilerini Fransa ve ABD'nin 20. yüzyılda Vietnam'a karşı yürüttükleri saldırı savaşlarına götürüyor.
2 -Ağıt: Vietnam Savaşı'nın fotoğraf koleksiyonu, İngiliz foto muhabiri Tim Page ve Alman meslektaşı Horst Faas tarafından Vietnam Haber Ajansı'nın yardımıyla tamamlandı. Indochina savaş alanlarında savaşta ölen 11 milletten 134 muhabir tarafından çekilen 275 fotoğrafı içeriyor.
3 -Vı̇etnam- Savaş ve Barış : Belgesel fotoğraflar koleksı̇yonu - Japon fotoğrafçı Bunyo Ishikawa
4 -Vı̇etnam savaşı sırasında Portakal Gazı’nın etkileri: Sergide Japon fotoğrafçı Goro Nakamura'nın 42 fotoğrafı yer alıyor. 1961'den beri foto muhabirliği yapan Nakamura, çabalarının çoğunu Vietnam Savaşı'nın, özellikle de ABD ordusunun Vietnam'daki Portakal Gazından sonraki hallerinin fotoğraflarını çekmeye adadı. Koleksiyonunda ayrıca Portakal Gazının Amerikan ve Koreli kurbanlar üzerindeki etkilerini ortaya koyan birkaç fotoğraf da yer alıyor.
5 -Beyaz güvercinler - Çocuk eğı̇tı̇m odası
1.kat:
6 -Savaş suçları: Sergide, ABD'nin Vietnam'a ve halkına karşı yürüttüğü saldırganlık savaşı sırasında işlediği vahşetin kalıcı sonuçlarını ortaya koyan 125 fotoğraf, 22 belge ve 243 eser yer alıyor. Burada sergilenen beton kanalizasyon borusu, 5.02.1969 gecesi, ABD askeri komandoları tarafından karınları deşilerek öldürülen üç çocuğun saklandığı yermiş. Ayrıca My Lai katliamından da sarsıcı fotoğraflar var.
7 -Portakal Gazının etkı̇lerı̇ : Sergide 100 fotoğraf, 10 belge ve 20 eser yer alıyor. Portakal gazı ve diğer kimyasal yaprak dökücü spreylerin etkileri hakkında gerçekten korkunç fotoğraflar var.
8 -Çocuk resı̇mlerı̇ üzerı̇nden portakal gazı sonuçları
9 -Konferans salonu
Giriş katı:
10- Dünya Vı̇etnam'ı desteklı̇yor: Sergide yer alan 100 fotoğraf, 145 belge ve eser, Amerikalılar da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından insanların, Vietnam'ın yabancı güçlere karşı verdiği mücadelede dayanışma ve desteğini yansıtıyor.
11- Geçici sergi
12- Vı̇etnam savaşı sırasında hapı̇s sı̇stemı̇: ABD ve Güney Vietnam yönetimlerinin Vietnam vatanseverlerini bastırmak için inşa ettiği 200'den fazla hapishaneden oluşan sistem, 40 fotoğraf, 14 panel ve harita ile 21 eserle ortaya konuyor. Özellikle bu sergi, zulmün tipik örnekleri olan ve “dünyanın cehennemleri” olarak adlandırılan Con Dao, Phu Quoc, Chi Hoa, Tan Hiep ve Thu Duc gibi hapishanelerin bir portresi niteliğinde. Siyasi tutuklulara ve savaş esirlerine uygulanan çeşitli vahşi işkence teknikleri ve araçları görülebiliyor. Bir giyotin de sergileniyor. Bu, Fransızlar ve daha sonra Ngo Dinh Diem yönetimleri tarafından Vietnam vatanseverlerinin moralini bozmak için yaygın olarak kullanılan bir kafa kesme makinesi imiş. Con Dao'daki bir tür vahşi işkence şekli olan “kaplan kafesleri”, mahkumları fiziksel ve zihinsel olarak yok etmek için üzerinde dikkatlice çalışılan bazı acımasız hileleri kısmen görselleştirmesine yardımcı olmak için tekrar canlandırılmış. “Güneşlenme odaları” ise mahkumların çırılçıplak soyunmaya zorlandıkları, gündüzleri kavurucu sıcağa veya soğuk yağmura, geceleri ise dondurucu sise maruz kaldıkları açık hava hapishaneleriymiş.
13- Açık hava sergisi:
A-1 Skyraider saldırı bombardıman uçağı
A-37 Dragonfly saldırı bombardıman uçağı
UH-1 "Huey" helikopteri
F-5A savaş uçağı
U17 uçak
CH-47 Chinnook Helikopter
M41 tank
M48 Patton tankı
500 kiloluk bombadan yapılmış çan
Avlunun köşesinde patlayıcıları kısımları çıkarılmış çok sayıda patlamamış mühimmat parçası duruyor.
Tabii gezerken insanın canı çok sıkılıyor. İnsanın insana yaptığı zulüm başka hiçbir canlıda yok. Bence asıl fotoğraflar Amerika’dadır bunlar savaşın yapılan kötülüklerin az bir bölümünü yansıtıyor bence. Çok daha zalim fotoğraflar olabileceğini tahmin edebiliyorum.
Bugün Ho Chi Minh şehrinde gördüklerimizden sonra Hue antik şehrine uçacağız. Bu nedenle Ho Chi Minh şehri Tan Son Nhat Uluslararası Havalimanına yola çıktık. Yol üzerinde otobüsten Dai Giac Budist tapınağını gördük. Akşamüstü 18:30 uçağı ile Hue’ya uçtuk. Yaklaşık 1,5 saat sonra Phu Bai Uluslararası havalimanına indik. Oradan Indochine Palace Oteline gittik. Eskinin lüks otellerinden. Ön tarafa bakan balkonlu bir odadan şehri görebiliyorsun. Bu akşam yemek yok o nedenle herkes kendi çözüm bulacak, bende daha geç olmadan dışarı çıktım.
Yürürken Cao Dai Vinh Loi Tapınağını, Thua Thien Hue Eyaleti Kültür ve Bilgi Merkezini, Imperiyal Hotelini, 1963'te Diem Rejimi tarafından Hue'da öldürülen Budist Dini Şehitlerinin 9'unu anmak için yapılmış Şehitler Anıtını, Phan Boi Chau Anıtını [4], Saigon Morin Hoteli, Diem Phung Thi Sanat Müzesini [5], Huong (Parfüm) Nehri'ni, Truong Tien Köprüsünü, geçmişte Fransız elçiliği olan binayı ve önündeki anıtı gördüm. Toi Hue yazan şehir tabelasının önünde fotoğraf çektim.
Sonra bir şeyler yemek için Parfüm nehri kıyısından ve Le Loi caddesi boyunca yürüyerek çeşitli restoran ve kulüplerin olduğu yerleri gezdim. Phieu Tam Tinh isimli restorana oturdum. Önce 500 ml Huda isimli Vietnam fıçı birası ve meşhur spring roll ve patates kızartması söyledim. Yetmeyince bir 330 ml Huda daha söyledim. Gelen geçenleri seyredip güzel keyif yaptım. Bunlar için 237.600 Dong yani yaklaşık 10 Usd ödedim. Sonrada aynı yolu geri yürüyüp otele döndüm ve yattım.
NOTLAR :
[1] Saigon Notre-Dame Bazilikası, Vietnam’ın Ho Chi Minh şehrinin merkezinde bulunmaktadır.
Saigon Notre-Dame Bazilikası, 1863 ve 1880 yılları arasında Fransız sömürgeciler tarafından inşa edilmiştir. Vatikan, 1962 yılında katedrale bazilika unvanını vermiş ve resmi olarak Saigon Notre-Dame Katedrali Bazilikası adını almıştır. J.Bourad, katedralin tasarımında neoromanesk mimari tarzdan etkilenmiştir. Saigon Notre-Dame Bazilikası, 60 metre yüksekliğindedir. Katedral, kırmızı tuğla ile kaplı dış cepheden ve vitray pencerelerden oluşmaktadır. Duvar tuğlaları Toulouse’dan, mermerler Marsilya’dan getirilmiş. Binanın temeli kendi ağırlığının 10 katını taşıyacak güçtedir. Katedralin, 6 tane bronz çanı olan iki çan kulesi ve bir de bahçesi bulunmaktadır. Her kulenin tepesine haçlar yerleştirilmiştir. Çanlar elektrikle kontrol edilir ve çanların sesi 10 km öteden bile duyulabilmektedir. İki çan arasında büyük bir saat vardır. 1887 yılında üretilen saat 1 ton ağırlığındadır. Saat çok eski olmasına rağmen düzgün çalışmaktadır. 1962 de Papa John 23 adını “Saygon Notre Dame Kathedarli Basilikası” olarak değiştiriyor. Saigon Notre-Dame Bazilikası önünde bir Meryem Ana heykeli bulunmaktadır. Yerel halk, Ekim 2005’te heykelin gözyaşı döktüğünü iddia etmiştir. Vietnam Katolik Kilisesi bu olayı yalanlamıştır. Binlerce ziyaretçi hala bir mucizeye tanık olma umuduyla bu heykele akın etmektedir. Heykel, mermerden yapılmış ve 1959 yılında İtalyan heykeltıraş G. Ciocchetti tarafından tamamlanmıştır.
[2] Saygon Merkez Postanesi'nin tarihi, Vietnam'ın Fransız Çinhindi'nin bir parçası olduğu on dokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar uzanıyor. Fransızlar, 1863 yılında Saygon'u işgal ettikten sonra, Saygon Merkez Postanesi'nin öncüsü olan Saygon Telgraf-Tel Dairesi'ni kurarak bir iletişim sistemi kurmaya başladı. Halkın giderek artan talebini karşılayamadığı için Saygon Telgraf-Tel Dairesi 1886 yılında Villedieu ve ortağı Foulhoux'un mimari fikrine dayanarak yeniden inşa edildi. Bu binanın tasarımcısı, Eyfel Kulesi (Paris), Özgürlük Heykeli (New York) ve Long Bien Köprüsü (Hanoi) gibi bazı ikonik yapıların mimarı olan Gustave Eiffel'di. Vietnam'daki Fransız sömürge döneminde inşa edilen diğer mimari eserler gibi, sarı duvarları, kemerli kapı ve pencereleri, dekoratif rölyefleri ile Fransız mimarisinin muhteşem özelliklerini taşıyan çarpıcı bir cepheye sahiptir. Bu muhteşem Saigon postanesinin tam tepesinde, 130 yılı aşkın süredir çalışan devasa bir saat var. Özellikle Benjamin Franklin, Alessandro Volta ve Michael Faraday gibi telgraf endüstrisinin çok sayıda tanınmış bilim adamı ve mucidinin isimleri, binanın ortasından yanlarına doğru uzanan dikdörtgen hücrelere kazınmıştır. Postaneye girdiğinizde, yirminci yüzyılda Vietnam devriminin büyük lideri olan Başkan Ho Chi Minh'in ortada asılı devasa bir portresini göreceksiniz. Postanenin tüm uzunluğunu kaplayan, son derece sofistike kemerli bir yapıda oluşturulan ve iki taraftaki bir dizi sütunla desteklenen kubbe çatıdır. Postanenin duvarlarının her iki yanında titizlikle çizilmiş iki büyük harita var; biri 1892'deki Saygon ve mahallelerini, diğeri ise 1936'daki Vietnam ve Kamboçya'daki telgraf hatları ağını gösteriyor.
[3] Yeniden Birleşme Sarayının tarihi: 1858 yılında Fransız deniz kuvvetleri Da Nang'a ateş açarak Vietnam'ın işgalini başlattı. 1867 yılına gelindiğinde Fransızlar Güney'in altı eyaletini (Bien Hoa, Gia Dinh, Dinh Tuong, Vinh Long, An Giang, Ha Tien) işgal etmişti. Ertesi yıl Fransız yetkililer, Çinhindi Genel Valisi için bir konut inşa etmek üzere Saygon'un merkezinde (Bağımsızlık Sarayı'nın bugünkü yeri) bir yer seçti. Saray Norodom Sarayı olarak biliniyordu. Genel Vali La Grandière tarafından konulan ilk taşla birlikte inşaat 23 Şubat 1868'de başladı ve 1871'de tamamlandı. Bu saray 1871-1887 yılları arasında Genel Vali'nin Çinhindi'ndeki sarayı olmuştur. 1887-1945 dönemi boyunca birçok Fransız Genel Valisi burayı hem konut hem de çalışma yeri olarak kullandı. 9 Mart 1945'te Japon kuvvetleri Fransızları devirdi ve Çinhindi'nin tek kontrolünü ele geçirdi. Norodom Sarayı Japonların Vietnam'daki karargahı haline geldi. Eylül 1945'te Japonların İkinci Dünya Savaşı'nda yenilmesiyle birlikte Fransızlar güney Vietnam'ı işgal etmek üzere geri döndüler. Norodom Sarayı bir kez daha Fransız rejiminin Vietnam'daki karargahı haline getirildi. 7 Mayıs 1954'te Fransızlar Điện Biên Phủ'da yenildi, Cenevre Anlaşmalarını imzalamak zorunda kaldı ve Vietnam'dan çekildi. Amerika Birleşik Devletleri Güney'i işgal etmek için mücadeleye dahil oldu. Böylece Vietnam geçici olarak 2 bölgeye ayrıldı: Vietnam Demokratik Cumhuriyeti yönetimindeki Kuzey ve Vietnam Devleti yönetimindeki Güney. 7 Eylül 1954 tarihinde Norodom Sarayı Fransa'nın temsilcisi General Paul Ely tarafından Saygon rejiminin temsilcisi Başbakan Ngo Dinh Diem'e teslim edildi. Diem sarayın adını Bağımsızlık Sarayı olarak değiştirmeye karar verdi. Bir yıl sonra, 26 Ekim 1955'te Diệm, devlet başkanı Bảo Đại'yi görevden alarak Vietnam Cumhuriyeti'ni (RVN) kurdu ve devlet başkanlığını üstlendi. Bağımsızlık Sarayı, Ngo Dinh Diem'in ailesinin ikametgahı oldu ve birçok siyasi olaya tanıklık etti. Ngo Dinh Diem, insanları stratejik mezralara sürerek ve 10/59 sayılı yasayı uygulayarak aile liderliğinde bir diktatörlük sürdürdü. Bu hem halk arasında öfkeye hem de Saygon Kabinesi içinde anlaşmazlığa neden oldu. 27 Şubat 1962'de Vietnam Cumhuriyeti Ordusu'ndan iki pilot, Nguyen Van Cu ve Pham Phu Quoc, iki Douglas Skyraider uçağıyla darbe girişiminin bir parçası olarak Bağımsızlık Sarayı'nı bombaladı. Başarısızlıkla sonuçlansa da bu girişim sarayın sol bölümünde büyük hasara yol açtı. Hasarın giderilememesi üzerine Ngo Dinh Diem, prestijli Grand Prix de Rome ödülünü kazanan ilk Vietnamlı olan ünlü mimar Ngo Viet Thu'nun tasarımı kullanılarak yeni bir Saray inşa edilmesini emretti. İnşaat 1 Temmuz 1962'de başladı. İnşaat sırasında Başkan Ngo Dinh Diem, 2 Kasım 1963'teki suikastına kadar Gia Long Sarayı'nda (şimdi Ho Chi Minh Şehir Müzesi) ikamet etti. 31 Ekim 1966'da General Nguyen Van Thieu ve Nguyen Cao Ky, Vietnam Cumhuriyeti Hükümeti'nin (RVN) liderleri olarak Saray'ın açılış törenine başkanlık ettiler. 1967 yılında İkinci Vietnam Cumhuriyeti'nin başkanı olan Başkan Thieu, 1967-1975 yılları arasında Bağımsızlık Sarayı'nı ikametgahı ve çalışma yeri haline getirdi. Tarihi Ho Chi Minh Kampanyası'na göre, Vietnam Kurtuluş Ordusu'nun son hedefi RVN Hükümeti'nin merkezi olan Bağımsızlık Sarayı'ydı. Teğmen Bui Quang Than komutasındaki 843 numaralı tank 30 Nisan 1975 günü saat 10:45'te Saray'ın yardımcı kapısını kırdı. Kısa bir süre sonra, Teğmen Vu Dang Toan komutasındaki Tank 390 ana kapıyı dümdüz etti ve Saray'a doğru ilerledi. Saat 11:30'da Teğmen Bui Quang Than çatıya koşarak Güney Vietnam Cumhuriyeti bayrağını indirdi ve otuz yıllık savaşı sona erdiren Ulusal Kurtuluş Cephesi (NLF) sancağını göndere çekti. O anda Saigon Radyosu RVN Başkanı Duong Van Minh'in kayıtsız şartsız teslim olma ve iktidarı Geçici Devrimci Hükümete devretme beyanını yayınladı. 1975 bahar zaferinin ardından ulusal yeniden birleşme için danışma konferansı düzenlendi. Konferans Bağımsızlık Sarayında yapıldı.
[4] Bu, Fransız sömürgecilerine karşı duran bir vatansever olan Phan Boi Chau'nun anıtıdır.
Kendisi Fransız sömürge döneminde faaliyet gösteren ünlü bir Vietnamlı bilim adamı ve devrimciydi .
"Köleliğin lekelerini temizlemek için sıcak kan dökmek" diye meşhur bir sözü vardı. Anıtının bulunduğu yer oldukça güzel, Parfüm Nehri ve Truong Tien Köprüsü'nün yanında. Ayrıca çevresinde oturabileceğiniz birçok bankın bulunduğu küçük bir park var.
[5] Diem Phung Thi Sanat Vakfı, Hue Güzel Sanatlar Müzesi'nin sergi alanından biridir ve Hue Şehri, Phu Nhuan Mahallesi, 17 Le Loi Caddesi'nde, şiirsel Huong (Parfüm) Nehri'nin yanında yer almaktadır. Bina, 1940 yılında 27 Fransız mimari yapısından biri olarak inşa edilmiş olup Thua Thien Hue Eyaleti Halk Komitesi tarafından Hue şehrinde manzara, kültürel tarih, sanat mimarisi değerlerini teşvik eden koruma listesinde yer almıştır. Burası Diem Phung Thi isimli Vietnamlı heykeltıraşın çeşitli türlerde ve benzersiz malzemelerle 367 sanat eserini (491 öğe) sergiliyor ve koruyor. Diem Phung Thi (1920-2002), dünyada ünlü bir heykeltıraştır. Avrupa Bilimler, Edebiyat ve Sanat Akademisi'nin üyesidir.
Comments