HİNDİSTAN - RİSHİKESH - 9
- ÖMER SUHA TOPALAK

- 23 Eki
- 11 dakikada okunur

Seyahatin 9. Günü 25.02.2024 Pazar HİNDİSTAN – RİSHİKESH
Bugün Rishikesh’i ve bir anlamda Himalayalarda gezip alışveriş yapacağız. Güne yine Parmarth Niketan ashramın içinden geçerek başladık. Meera Lord Krishna ile ilahi aşk içinde isimli heykelleri ve Parmarth Niketan Ashram'ın ganj tarafındaki girişinde bulunan Lord Hanuman'ın [1] “Sita-Ram'ın kalbinde yaşadığını göstermek için göğsünü yırtan” büyük heykelini gördük. Sonra bir sürü hediyelik eşya satan dükkan gezdik.
Yol üzerinde kulhad chai satan bir dükkan da vardı. Cam, Metal ve porselen bardak pahalı olduğundan insanlar bu toprak kaplarda çay içme yöntemini geliştirmişler. Sonradan da kağıt ve plastik bardaklardan daha sağlıklı olduğu, sıcak çay ile reaksiyona girmediği için içindeki besin maddelerini koruduğu düşünüldüğünden halen devam ediyor. Ayrıca yine yol üzerindeki Ganga View Cafe isimli kafenin tabelasında yazan menüsü şöyle idi: Jeera Rice, Butter Naan, Roti, Tawa Paneer, Dal Makhani, Mali Kofta, Kadai Paneer, Aloo Gobhi, Paneer Do Pyaaza, Mushroom Masala, Mix Veg, Cana Masala.
Yine yol üzerinde başında kaskı, boynunda tespihleri, yüzü boyalı bir Hintliyi motoru ile giderken ve kıyafeti düzgün, boynunda güneş gözlüğü ile dilenen başka bir Hintliyi gördük. Ülke tezatlar ülkesi. Ayrıca her yerde atıştırmalık hamurlar satılıyor.
Dün akşam karanlıkta gördüğümüz Ram Jhula isimli köprüyü ve hemen yakınında ki Rameshwar Mandir isimli antik tapınağı gündüz gördük. Ziyaretçiler için ayrılmış kubbeli küçük bir bölüme girildiğinde sizi bir Nandi (Boğa) [2] karşılıyor. Tek parça mermerden oyulmuş çok güzel bir Nandi heykeli, Lord Shiva'yı temsil eden, hem erkek hem de kadın cinsel organlarını çağrıştıran bir sembol olan Shiva Lingam'a [3] doğru bakıyor ve bir kaç rishi, oturup yakıcı güneş sıcağından saklanarak mantralar söylüyorlar bu arada çanlar çalınıyor. Yapılan ibadet de ise çiçeklerle süslenmiş Shiva Lingam’a sanırım bidonla getirilen Ganj’ın suları dökülüyor. Sonra dışarı çıktık ve insanların kaşları arasına değişik süslemeler yapan bir neşeli bir Hintli ile hem süslemeleri yaptırdık hem de eğlendik.
Sonra Ram Jhula köprüsüne çıktık ve sanırım asma olan bir köprüden yaya olarak ilk kez geçtim. Ganj’ın suyu yeşil ve temiz akıyor, çünkü himalayalara yani kaynağa çok yakınız. Ganj’da kutsal olduğundan avlanması da yasak olan balıklar kocaman olmuşlardı. Rehber ekmek atarak onları görmemizi sağladı. Ancak geçtiğimiz köprü çok sallanıyordu.
Köprüyü geçtikten sonra yine bilyalı gazoz satan bir seyyar satıcıya denk geldik ve birer taze limon sıkılmış gazoz içtik. Önündeki levhada Shiva Chaat Bhandar ismi ile Aloo Chaat, [4] Aloo Tikki,[5] Sweet Potato yazan bir dükkanın önünden geçtik. Bunlar Hindistana özgü atıştırmalıklarmış.
Yaklaşık yarım saat yürüyerek Laxman Jhula Divine Resort & Spa isimli tesisin Divine Café & Bakery isimli kafesine ulaştık. Buranın çiçeklerle süslenmiş çok geniş terasından bütün Rishikesh tepeden mükemmel gözüküyor. Otelin hemen yanında Shri Makar Vahini Ganga Ji isimli Hint tapınağı var. Ganj’da rafting yapan gruplar vardı. Ayrıca karşıda Sarwatma Dham ve Bhagirathi Dham isimli iki büyük Ashram gözüküyordu.
Bu otelde ayrıca Air Dining at Skymax Lounge yani havada asılı iken akşam yemeği yemek gibi bir seçeneğiniz var. Kafede ben Lassi denen yoğurtla yapılan çilekli yerel içeceklerinden içtim ve beğendiğim kurabiyelerden bir tabak aldım. İçecekler 245 Rupi idi.
Sonra yürümeye tekrar başladık ve kafenin yanındaki Shri Makar Vahini Ganga Ji tapınağına girdik çünkü burada Şiva’nın içinde olduğu büyük bir heykel grubu vardı. Rehberin söylediğine göre burada büyülü güçlerin bütün okyanusları zehirle doldurması üzerine Shiva’nın korkmadan bütün denizleri içmesi bunun sonucunda renginin mavi olması ve sonrada saçlarından Ganj’ı yaratması anlatılıyormuş. Tapınağın bahçesinde Shiva’nın cinsel organı Lingam’a sarılan bir kadın heykeli vardı bizde eğlence olsun diye hepsine birden sarılıp pozlar verdik.
Dışarı çıkıp hemen yanındaki Shri Radha Krishna Mandir tapınağına girdik. Burada tapınağın dışında solda bina boyunda çok büyük bir Hanuman heykeli var. Ayrıca girişin sağında diğer tanrıların Shiva, Radha, Krishna gibi ve Merhum Shri Swami Atma Prakash Ji ismi yazan bir rahibin camekan içinde heykelleri var.
Dışarı çıkıp kafelerin, sanat galerilerinin, hediyelik eşya satıcılarının, baharatçıların ve kuyumcuların olduğu dar yollardan aşağı doğru indik. Ben kendime 200 Rupi’ye önünde Hint motifleri olan mavi bir tişört satın aldım. Yolda atılmış bir şapkayı ineğin birine takarak epey eğlendik. Yol boyunca atıştırmalık kızarmış hamur satan bir çok tezgah vardı. Yol bizi Lakshman Tapınağının [6] olduğu yola indirdi. Yolun kenarında insanların gözü önünde hemen yemek pişirilen ve servis edilen lokantalar vardı. Bir müddet bunların izleyip kayda aldım.
Yine yol üzerinde içinde çok büyük bir Lingam’ın olduğu Shiv Tapınağına girdik. Bu Lingam’ın nirvanası. Bugünlük yeteri kadar lingam gördük sanırım.
Maharashi Mehi Dhyanyog Ashram’ın önünden geçip şu an kullanılmayan ve yenisi yapılmaya çalışılan Lakshman Jhula köprüsünü gören Devraj Coffee Corner German Bakery & Restaurant isimli kafeye geldik. Ayrıca karşıda kocaman Trayambakeshwar Temple [7] gözüküyor. Ganj’da rafting yapan epey bir insan var. Kafede dinlenip bir şeyler içip tekrar yola koyulduk.
Köprü tamirde olduğundan sürat motoru takılı kayıklarla karşıya geçtik. Hepimize can yeleği giydirdiler. İlginç olan karşıya geçtiğimiz kıyının kocaman bir kumluk olması idi. Karşı kıyıda yürüdüğümüzde Vedic Dham-Ganga isimli otel ve restoranı, Rani Mandir’i, önünde Hintli asker heykellerin olduğu Maharani Sri Vidyawati Kuor Tapınağını gördük.
1.500 Rupi ödeyerek Hindu ve Budist mitolojilerinde yer alan kuş ve insan melezi yaratık olan Garuda’nın, 1.000 Rupi ödeyerek bilgiyi, aklı, irfanı temsil eden ve elindeki balta ile arzuların yarattığı acıyı ve ıstırapları yok eden Hint'lilerin fil başlı tanrısı Ganeşa'nın bir maskesini ve 2.500 Rupi ödeyerek Yoga meditasyonunda kullanılan metal davulu aldım.
Sonra rehber Zafer Bozkaya ve yine gruptan Veysel Tunç biz üçümüz Ganj’ı tepeden gören ağaçlık bir alanda çay içmeye gittik. Tam karşımızda epey uzakta tepesinde “ANTALYA” yazan bir bina vardı. Araştırdığımda buranın bir otel olduğu ve sahibinin Vivek Nanda isimli birisi olduğunu buldum. Sonra bütün grup Ganj kıyısında buluşup Ganj’a mum bırakma seremonisini yaptık bol bol fotoğraf çektirdik.
Otele dönerken sarı ve kırmızı sariler giymiş kadınlara denk geldik. Biraz dinlenip akşam yemeği için dışarı çıktık. Sahilde kalabalık bir erkek grubu bir müzik grubu eşliğinde dans ediyorlardı.
Akşam yemeği için yine önünde cin oturan ve iki tane aynı isimde olan Chotiwala’lardan diğerine gittik. Menü aynı vejetaryan girişte ki sunum tezgahında şöyle isimlerde yemekler vardı: Veg.Manchurian + Veg. Fried Rice, Kadhi Chawal, Rasmalai, Kheer, Dahi Bhalla, Dahi Vada, Papdi Chaat, Dal Makhani+Chur Chur Naan, Paneer Butter Masala+Butter Naan. Tekrar çay içmek için Kaafe’ye gittik otele dönüp günü bitirdik.
Bu arada unutmadan odadaki tuvaletlerde duş hortumlu taharet musluğu ve banyoda duşun yanında su dökerek yıkanmak için şeffaf bir su kovası vardı.
NOTLAR:
[1] Hanuman: Hint Mitolojisinin Maymun Yüzlü Tanrısı: Hint mitolojisinin ve Hinduizm‘in sevilen tanrılarından biri olan Hanuman, yarı maymun yarı insan şeklinde tasvir edilmektedir. Hindistan‘da maymunlar kutsal kabul edildikleri için Hanuman’ın da Hindular arasında önemli bir yeri vardır. Hanuman fiziksel gücün, azmin ve bağlılığın bir sembolü olarak görülmektedir. Hanuman’ın hikayesi, genellikle Vişnu‘nun avatarı (avatara) olarak kabul edilen prens Rama ile birlikte anlatılmaktadır ve Ramayana Destanı‘nda önemli bir yer tutar. Rama, karısı Sita‘yı düşman Kral Ravana‘dan kurtarmak için Hanuman ve maymun ordusundan yardım istemiş ve bu kurtarma görevinden sonra Hanuman Rama’nın sadık hizmetkârı ve dostu olmuştur.
Hanuman’ın Doğumu : Bir efsaneye göre Hanuman’ın doğumu ile Prens Rama’nın doğumu aynı zamana denk gelmektedir. Rama’nın babası Ayodhya Kralı, yakın zamanda bir oğlu olması için tanrılara dua eder, bu esnada Hanuman’ın annesi yarı maymun olan Anjana da tanrılara dua etmektedir. Tanrılar Kral’ın duasını kabul ederek ona Payasam olarak adlandırılan ve kutsal kabul edilen bir puding gönderirler ve Kral’ın üç karısının bu pudingi paylaşmasını söylerler. Bu yiyecek sonucunda Rama ve kardeşleri doğar. Tanrılar, Anjana’nın duasını da kabule layık görerek ona rüzgar ve hava tanrısı olan Vayu‘yu gönderirler. Vayu, Kral’a verilen pudingden bir kaşık alarak bunu Anjana’ya verir. Bu durum sonucunda yarı maymun olan Anjana’dan Hanuman doğmuş olur. Fakat tanrı Vayu, Hanuman’ı kendi çocuğu olarak kabul eder ve böylelikle Hanuman tanrılardan biri olarak sayılır. Başka bir hikayede ise annesi Anjana‘nın lanetlenmiş bir Apsara (bulutlarda veya suda yaşayan dişi peri) olduğu ve Tanrıça Şiva‘nın enkarnasyonunu doğurursa lanetinden kurtulacağı anlatılmaktadır. Bir önceki hikayeyle benzer şekilde Payasama denen tatlıdan yiyerek Hanuman’ı doğurur. Burada tatlıyı ona bir kartal getirir ve Anjana rüzgar ve hava tanrısı Vayu tarafından kutsanır. Böylece Tanrıça Şiva, Tanrı Vayu’nun kutsamasıyla Anjana’dan doğarak enkarne olmuş olur. Öte yandan bazı bilgiler Hanuman’ın Maymunlar Kralı ve Kraliçesi‘nin oğlu olarak doğduğu şeklindedir. Yaygın inanış ise Anjana ve Vayu’nun çocuğu olduğu şeklindedir.
Güneşi Isıran Maymun Hanuman: Hikayeye göre, Hanuman küçük bir çocukken bir sabah oldukça aç bir şekilde uyanır ve üzerinde parlak, büyük bir kürenin gezindiğini görür. Bu küre Hanuman’a lezzetli ve olgun bir meyve olarak görünür ve onu yemek için yukarıya fırlar. Fakat bu küre bir meyve parçası değil, ufukta yükselen güneştir. Hanuman’ın bu hatasını gören Tanrıların Kralı Indra, onu yıldırımıyla çarparak yere düşürür. Hanuman çenesini yere çarparak ölür. Bu duruma çok üzülen Hanuman’ın babası hava ve rüzgar tanrısı Vayu, dünyayı terk eder ve dünyadaki bütün hava yok olur dolayısıyla onun dünyadan çekip gitmesi burada yaşayan canlıların artık nefes alamayacakları anlamına gelmektedir. Bunu gören Tanrı Şiva (başka bir hikayede ise Tanrı Brahma) duruma müdahale ederek Hanuman’ı hayata döndürür böylece Vayu da dünyaya geri döner. Vayu’nun dönmesiyle dünyadaki canlılar tekrar havaya kavuşmuş olurlar.
Hanuman’ın Yetenekleri: Tanrıların kralı Indra tarafından yıldırımla çarpılan Hanuman, bu çarpılma sonucunda Indra’dan bazı güçler elde etmiştir ve neredeyse Indra kadar güçlü olduğu söylenir. Hanuman’ı tekrar hayata döndüren tanrılar ona belli yetenekler ve güçler vererek Hanuman’ı kutsarlar. Bu yetenek ve güçler arasında babası Vayu‘nun verdiği rüzgar kadar hızlı olma yeteneği, Tanrı Brahma‘dan büyüme ve küçülme yeteneği ve böylelikle şekil değiştirebilme özelliği, Tanrı Agni‘den ateşe karşı korunma gücü ve Tanrı Varuna‘dan suya karşı korunma gücü vardır. Tüm bu güç ve yeteneklerle birlikte Hanuman hem çok hızlı ve güçlü hem şekil değiştirebilen hem de ateşin ve suyun zararlarından korunan bir kimseye dönüşmüştür. Fakat ne yazık ki bütün bu özelliklerine rağmen Hanuman hâlâ bir çocuktur ve şaka yapmayı çok seven bir yapıya sahiptir. Hikayeye göre, bir gün yıllarını meditasyonla ve adanmayla geçiren bir adama şaka yapar, bu duruma çok sinirlenen adam Hanuman’ın güçlerini kaybetmesi için ona lanet okur ve bu lanet tanrılar tarafından kabul edilir. Böylelikle güçlerini kaybeden Hanuman sıradan bir yarı maymun yarı insan olan birine dönüşür.
Hanuman ve Rama’nın Hikayesi: Hanuman, zaman geçtikçe büyür ve olgunlaşır. Maymunlardan oluşan bir orduyu yönetmekle birlikte Prens Rama‘nın bir hizmetkârıdır. Rama’nın karısı Prenses Sita‘nın düşmanları olan kötü Kral Ravana tarafından kaçırılması üzerine Hanuman Hindistan’ın güneyinde Sita’yı araması için görevlendirilir. Hanuman, Hindistan’ın en ucundaki Lanka adasını görür fakat burası onun denizden atlaması veya yüzmesi için çok uzak mesafededir. Bundan dolayı ”keşke önceki güçlerim olsaydı da oraya ulaşabilseydim ve Rama’ya yardım edebilseydim” diye tanrılara dua eder. Tanrılar Hanuman’ın artık olgunlaştığını düşünürler ve kendisi için değil yardım etmek için güçlerini geri istediğine ikna olarak önceki bütün güç ve yeteneklerini Hanuman’a geri verirler. Böylelikle Hanuman, Lanka’ya sıçrayarak Sita’yı burada bulur. Fakat Sita sadece Rama ile dönebileceğini söyler. Hanuman buradayken çeşitli yaratıklarla savaşır ve birçok kahramanlık hikayesine konu olur. Sonrasında Hanuman oradan ayrılır ve Rama’yla Ravana hakkında edindiği bütün bilgileri paylaşır. Bu esnada orduların ulaşabilmesi için Hindistan ile Lanka arasına köprü inşa edilmeye başlar. Köprü inşa edilince Rama ve ordusu Ravana’ya karşı savaş ilan eder ve Prenses Sita kurtarılır. Fakat bu savaş sırasında Rama’nın kardeşi Lakshmana yaralanır. Doktor, Lakshmana’nın ancak Himalaya Dağları’nda bulunan bir bitkiyle iyileşebileceğini söyler ve burada da Hanuman’ın yetenekleri devreye girer. Hanuman boyut değiştirerek en hızlı şekilde Himalaya’ya ulaşır fakat hangi bitkinin lazım olduğunu bilemez böylece kendi boyutunu büyüterek dağı taşır ve Rama ve Lakshmana’nın yanına getirir. Hanuman sayesinde Rama’nın kardeşi kurtulur. Savaş bittikten sonra Rama, diğer savaşçılarla birlikte Hanuman’a da çeşitli hediyeler sunar fakat Hanuman bunların hepsini reddeder. Rama’yı ve Sita’yı hatırlaması için bir hediyeye ihtiyacı olmadığını, onların her zaman kalbinde olduğunu söyler fakat diğer savaşçılar ve hizmetliler Hanuman’a inanmaz ve kanıtlamasını isterler. Bunun üzerine Hanuman, bir bıçak alarak göğsünü keser, kalbini iki parçaya ayırır burada Rama’nın ve Sita’nın resmi gözükmektedir. Hanuman bu durumdan dolayı neredeyse ölümle yüz yüze gelir fakat adanmışlığını kanıtlamış olur. Bunun üzerine Rama onu ölümsüzlükle kutsar, her ne kadar Hanuman bunu da kabul etmek istemese de ölümsüz olur.
Hanuman’ın Bağlılığı: Hanuman, tüm yaşamını Rama’ya hizmet etmek için adamış ve bu ölümsüz bağlılığı onu tüm fiziksel yorgunluklardan arınmış hale getirmiştir. Bundan dolayı Hanuman, efendi ile hizmetliyi birbirine bağlayan Dasyabhava olarak adlandırılan bağlılığın mükemmel bir örneğidir. Cesareti, azmi, gücü ve özverili hizmeti nedeniyle Hanuman, özveri ve sadakatin mükemmel bir sembolü olarak kabul edilir. Hindulara göre, Hanuman’a tapınma bireyin bencil eylemlerden kaynaklanan kötü karmaya karşı koymasına yardımcı olur ve inanan kişiye yaşam yolculuğu sırasında metanet ve güç verir. Hanuman ayrıca büyücülüğe karşı mücadelelerde de anılır ve onu tasvir eden koruyucu muskalar son derece popülerdir.
[2] Nandi : Nandikeshvara veya Nandideva olarak da bilinir , Hindu tanrısı Şiva’nın boğa vahanasıdır (bineği). Aynı zamanda Şiva'nın meskeni olan Kailash'ın koruyucu tanrısıdır. Hemen hemen tüm Şiva tapınaklarında, genellikle ana tapınağa dönük, oturan bir Nandi'nin taş heykelleri bulunur.
[3] Shiva Linga veya Lingam, Hinduizm'de Lord Shiva'yı temsil eden bir semboldür. Lord Shiva, Hinduizm'deki en güçlü tanrılardan biri olarak kabul edilir ve ona adanmış tapınaklarda genellikle ibadetin odak noktası olarak hizmet eden ve dünyanın ve ötesinin tüm enerjilerini temsil eden bir Shiva Linga bulunur. Yaygın inanışa göre, Şiva Linga, doğadaki üretken gücün simgesi olan fallusu temsil eder. Hindu geleneğinin yanı sıra, Shiva Linga çeşitli metafizik disiplinler tarafından da benimsenmiştir. Bu bağlamda, zihin, beden ve ruh için iyileştirici güçlere sahip olduğuna inanılan, Hint nehrinden gelen belirli bir taşı ifade eder. Shiva Linga kelimelerinin bu ikili kullanımlarını anlamak için, her birini tek tek ele alalım ve kökenlerinden başlayalım. Tamamen farklılar, ancak temel anlamları ve Lord Shiva ile bağlantıları bakımından birbirleriyle bağlantılılar. Sanskritçede Linga, bir çıkarıma işaret eden "işaret" veya sembol anlamına gelir. Dolayısıyla Şiva Linga, Tanrı Şiva'nın bir sembolüdür: biçimsiz olan Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yı hatırlatan bir işaret. Shiva Linga, Hindu adanmışına sessizliğin apaçık diliyle seslenir. Bu, kalbinizin odalarında oturan ölümsüz ruh olan biçimsiz varlığın, Lord Shiva'nın yalnızca dışsal sembolüdür. O, içinizde yaşayan, en içteki benliğiniz veya Atman'ınızdır ve aynı zamanda yüce Brahman ile özdeştir. Kadim Hindu kutsal kitabı "Linga Purana", en önemli Linga'nın koku, renk ve tat içermediğini ve Prakriti , yani doğanın kendisi olarak anıldığını söyler. Vedik sonrası dönemde Linga, Lord Shiva'nın doğurgan gücünün simgesi haline geldi. Linga bir yumurtaya benzer ve Brahmanda'yı (kozmik yumurta) temsil eder. Linga, yaratılışın Prakriti ve Purusha'nın , yani doğanın erkek ve dişi güçlerinin birleşmesinden etkilendiğini gösterir . Aynı zamanda Satya , Jnana ve Ananta'yı -yani hakikati, bilgiyi ve sonsuzluğu- temsil eder. Bir Shiva Linga üç bölümden oluşur. Bunlardan en alttaki Brahma-Pitha , ortadaki Vishnu-Pitha ve en üstteki Shiva-Pitha olarak adlandırılır . Bu bölümler Hindu tanrı panteonuyla ilişkilidir: Brahma (Yaratıcı), Vishnu (Koruyucu) ve Shiva (Yok Edici). Tipik dairesel taban veya peetham (Brahma-Pitha), ağzı kesilmiş düz bir çaydanlığı andıran uzun, kase benzeri bir yapı (Vishnu-Pitha) barındırır. Kasenin içinde yuvarlak başlı uzun bir silindir (Shiva-Pitha) bulunur. Bu, Shiva Linga'nın birçok kişinin fallus gördüğü kısmıdır. Shiva Linga çoğunlukla taştan oyulmuştur. Shiva Tapınaklarında, adanmışların üzerinde yükselen oldukça büyük olabilirler; ancak Lingumlar diz hizasına yakın küçük de olabilir. Birçoğu geleneksel semboller veya ayrıntılı oymalarla süslenmiştir; ancak bazıları biraz endüstriyel görünümlü veya nispeten sade ve basittir.
Linga, kimlik anlamına gelir; gerçeğin ne olduğunu, gerçekliğin ne olduğunu belirleyebileceğiniz bir sembol. Görünmeyen ama yine de tek bir şeyle; yani linga ile tanımlanabilir. Bir bebek doğduğunda cinsiyetini nasıl anlarsınız? Bebeğin erkek mi yoksa kız mı olduğunu yalnızca vücudunun bir kısmıyla anlayabilirsiniz. Bu yüzden cinsel organa linga da denir. Yaradan'ı nasıl tanırsınız? O'nun bir şekli yok! Öyleyse, O'nu tanımlamak için bir işaret olması gerektiğini söylediler. Dolayısıyla, hem erkek hem de dişi formları tanımladığınız, ikisini de tek bir sembol oluşturmak üzere birleştirdiğiniz ve hiçbir şekli veya kimliği olmayan, tüm Brahmanda'da (Yaratılış) her yere nüfuz eden Tanrı'yı tanımladığınız işaret, Şiva Linga'dır. Şiva Linga kadimdir. Formdan, Şiva Linga aracılığıyla formsuz olana geçersiniz. Kozmosun ve kozmosun yaratıcısının bir olarak temsili olan bir semboldür. Şiva ve Şakti, Yaratılış'taki iki prensiptir. Sessiz, tezahür etmemiş olan ve dinamik tezahür birlikte, yalnızca Şiva değil, aynı zamanda tüm Yüce Bilincin tamamlanması olan Şiva Linga olarak temsil edilir.
[4] Alu chat veya aloo chaat Hindistan alt kıtasına özgü bir sokak yemeğidir. Kuzey Hindistan'da, Doğu Hindistan'daki Batı Bengal'de, Pakistan'da ve ayrıca Bangladeş'in Sylhet Bölgesi'nin bazı bölgelerinde popülerdir. Patateslerin yağda kızartılıp baharat ve chutney (Chutney, doğranmış meyveler, sirke, baharatlar ve şekerin koyu kıvamlı bir ezme haline getirilerek pişirilmesiyle elde edilen bir çeşnidir.) eklenmesiyle hazırlanır. Ayrıca kızartılmamış haşlanmış patateslerle de hazırlanabilir ve baharatlar, limon suyu ve chutney ile birlikte meyveler eklenebilir.
[5] Aloo tikki, aloo ki tikkia, aloo ki tikki veya alu tikki olarak da bilinen, Hint alt kıtasına özgü vejetaryen bir atıştırmalıktır.
Hint , Pakistan ve Bangladeş yemeklerinde haşlanmış patates, bezelye ve çeşitli Hint baharatlarından yapılır. Aloo, Hintçe-Urduca dilinde patates anlamına gelir. Yemek, yanında saunth sos, demirhindi, kişniş-nane sosu bazen de yoğurt veya nohutla birlikte sıcak olarak servis edilir.
[6A] Rishikesh'teki Lakshman Tapınağı, ikonik Lakshman Jhula'nın yakınında bulunan sakin ve manevi açıdan önemli bir yerdir. Lord Ram'ın kardeşi Lord Lakshman'ın burada meditasyon yaptığına ve Ganj Nehri'ni tam da bu noktada bir jüt ipiyle geçtiğine inanılır. Mevcut tapınak yapısı, 20. yüzyılın başlarında 1929 civarında inşa edilmiş olup, çeşitli tanrıların resimleri ve putlarıyla güzelce süslenmiştir. Tapınak, Tapovan'ın karmaşası arasında huzurlu ve ilahi bir atmosfer sunmaktadır. Lakshman Jhula'ya sadece kısa bir yürüyüş mesafesindedir ve hem dindarları hem de turistleri cezbetmektedir. Sabahın erken saatlerinde ziyaret etmek, sakin ve zenginleştirici bir deneyim sağlar. Giriş ücretsizdir ve 06:00 - 19:00 saatleri arasında açıktır.
[6B] Lakshman Tapınağı, Uttarakhand, Rishikesh'te Ganj Nehri kıyısında bulunan bir Hindu tapınağıdır . Çok sayıda hacı, Lakshman Tapınağı'na ulaşmak için Lakshman Jhula'yı teleferik olarak kullanır. Tapınak, Lord Ram'ın küçük kardeşi Lakshman'a adanmıştır. Lakshman, bu alanda kefaret ödemiştir. Tapovan, bugün Lakshman Jhula ve Lakshman Tapınağı'nın bulunduğu Ganj Nehri kıyısındaki dini bir merkezdir. Lakshman Jhula, 70 fit yüksekliğinde ve 450 fit uzunluğunda bir asma köprüdür ve Rishikesh'e 4 kilometre uzaklıktadır. Lakshman Jhula'nın bir ucunda, Tanrı ve Tanrıça heykellerinin oyulmuş olduğu 13 katlı bir tapınak olan Tera Manzil yer alır. Muhteşem manzaralar sunan çevresi, turistlere uhrevi bir deneyim sunar. Badrinath ve Kedarnath'a giden eski yol köprü boyunca uzanır. Lord Ram'a adanmış yüzlerce tapınak vardır, Lakshman tapınakları ise nadirdir. Lakshman idolü ayakta durur vaziyettedir. Hanuman'ın turuncu renkli taş kabartması, mermer Hanuman idolleri, Narad, Badri ve Lakshmi'nin ahşap kabartma heykelleri ve Swami Narayanji idolü bu tapınaktaki diğer tanrılardır. Çevredeki aşramlara binlerce ziyaretçi gelmektedir.
Ganj ve Tanrı Şiva birbirinden ayrılamaz. Şiva'nın saçlarından doğar ve akar, her yerde Tanrı Şiva'nın görüntüsünü ve özünü bırakır. Bu özlerden biri de Rishikesh'teki Trayambakeshwar tapınağıdır. Tam anlamıyla Ganj kıyısında yer alan tapınak, akan nehrin büyüleyici bir manzarasını sunar. Şiva'nın ikamet ettiği tapınak da adını Şiva'dan alır, çünkü Trayambakeshwar adı üç gözlülerin evi anlamına gelir ve tanıdığımız kadarıyla Tanrı Şiva'dan başka üç gözlü kimse yoktur. Diğer adı olan 'Tera Manzil Tapınağı', tapınağın tam 13 katlı olmasından gelir ve Hintçe'de "13"e 'tera' denir. Adı kadar kendisi de ihtişamlıdır. On üç katlı tapınak, 1000 yıllık olduğu söylenen tarihi bir simgedir. Yaşı ve zamanıyla, kökenine dair hikayeler biriktirmiş ve bu da onu ziyaret etmek ve keşfetmek için ilginç bir yer haline getirmiştir.



















































































































































































Yorumlar