top of page

HİNDİSTAN - JAİPUR - 4

  • Yazarın fotoğrafı: ÖMER SUHA TOPALAK
    ÖMER SUHA TOPALAK
  • 28 Eyl
  • 19 dakikada okunur

ree

Seyahatin 4. Günü  20.02.2024  Salı   HİNDİSTAN – JAİPUR

Bugün “Zafer Kenti” anlamına gelen Jaipur’u [1] gezmeye başlıyoruz. Mihrace Ram Sing, 1853’de  İngiltere Kral ve Kraliçesi ziyarete geliyor diye bütün şehri baştan aşağı Hindistan’da misafirperverliğin rengi olarak bilinen pembeye boyatmış. Buraya bu nedenden yani binaların renklerinden dolayı Pembe Şehir’de deniyormuş. Bence renk pembe değil açık kahverengi ama öyle olsun. Bugün ilk göreceğimiz yer Amber kalesi.

Otelden o yöne doğru giderken yol üzerinde önce New Gate yani Yenikapı’dan geçip Tripolia Gate yani üç girişli kapıyı gördük.

Bu kapıdan sadece mihrace girebiliyormuş. Malum Rajasthan sultanlar eyaleti ve her şehrin bir maharajası var. Jaipur'un son Maharajası 21 yaşındaki Padmanabh Singh [2] imiş.

Şehrin içinde gezinerek yaklaşık yarım saat sonra Amber kalesi [3]  eteklerine vardık. Filmlerdeki gibi insanı gerçekliğinden şüphe ettirecek bir görüntüsü var. Önce kalenin eteklerindeki Maotha Gölü ile beraber fotoğraflarını çektik.

Buranın atraksiyonu fillerle kaleye çıkmakmış. Yaklaşık 10 tane fil sıraya girmiş, kafalarının üstüne oturmuş sürücüleri ile binecek turistleri bekliyorlar. Bazılarının başları ve yüzleri güzelce boyanmış. Fillerin üzerine takılan tahtırevana oturabilmek için merdivenle biniş rampasına çıkılıyor. Buradan rahatça filin üzerine oturabiliyorsun. Sonra sallana sallana yavaş yavaş kaleye çıkıyorsun. Yukarı tırmanırken öndeki fil yollara küçük aptestini yaptı. Bu arada bir yandan aşağıdaki seyyar satıcılar ellerindeki ağaç oyma küçük heykelcikleri pazarlık yaparak satmaya çalışıyorlar. Çok rahat oturulmasa da fillere acıyorsan da atraksiyon güzel.

Yol üzerinde ve filin üzerinden Dilaram Bagh ve Kesar Kyari Bagh gözüküyor. Kesar Kyarı Bagh safran yetiştiren bahçe demekmiş. Göl, kare platform bahçe, basamaklı teraslar, karmaşık taş işçiliği ve desenli bitkilendirme her şey insan yapımı imiş. Yukarı çıkan filler kadar inen filler de var. Komik bir şekilde bazen trafik sıkışıyor. Yol boyu fil dışkısı dolu.

Sonunda sallan yuvarlan kalenin ilk kapısı Surajpol dwaar yani Güneş Kapısına ulaştık. Doğuya, yükselen güneşe doğru bakıyor, bu yüzden adı bu imiş. Kraliyet atlıları ve ileri gelenler saraya bu kapıdan girermiş. Bu kapıya Zafer Kapısı da denmekte çünkü savaştan sonra galip gelen ordular buradan saraya giriyormuş. İlk avlunun adı Jaleb Chowk, askerlerin toplandığı yer anlamına gelen bir Arapça deyimmiş. Maharaja'nın kişisel korumaları, ordu burada geçit törenleri düzenler, savaş ganimetlerini de sergilermiş ve Maharaja, muhafız birliğini denetlermiş. Burada filin üzerinden inmek için bir platform da mevcut. Fil sürücüsüne 100 rupi bahşiş verip burada inip gezintine başlayabiliyorsun.

Biz avlunun kenarından arka tarafın manzarasına baktık. Buradan daha sonra gezeceğimiz 3 Km. uzunluğundaki Jaigarh Fort kalesinin duvarları çok büyüleyici gözüküyor. Ayrıca şehrin içindeki Shri Jagat Shiromani ji Temple (Meera mandir), Shree Digambar Jain Mandir Sanghi Ji (Uparli Nasiya Amber), Shree Jain Shvetambar Dadabadi, Kalika Mata Mandir& Kalkeshwar Mahadev Mandir gibi Hint ve Jain tapınakları gözüküyor.

Biz geziye Diwan-E-Aam‘dan [4] başladık. Bugün açık bir salon gibi görünen bu alan eskiden perdelerle örtülüymüş. Salon bir zamanlar tıpkı bir kamu mahkemesi duruşmaları gibi kralın her gün düzenlenen oturumlar sırasında halkın taleplerini ele alması ve dinlemesi için tasarlanmış. Çift sıra sütunla inşa edilen Diwan-i-Aam, her biri fil şeklinde bir başlıkla donatılmış 27 sütunlu yükseltilmiş bir platform. Sütun başlıklarında hortumlarının ucunda nilüfer bulunan fillerin kafası görülmekte.

Diwan-E-Aam‘ın bulunduğu meydanda ayrıca Ganesh Pol veya Ganesh Kapısı bulunuyor. Bu kapı hayattaki tüm engelleri ortadan kaldırdığına inanılan Hindu tanrısı Ganesha'nın adını taşıyan, Maharajaların özel saraylarına giriş kapısı imiş. Mirza Raja Jai ​​Singh'in (1621–1627) emriyle inşa edilen birçok freskin bulunduğu üç katlı bir yapı.

Biz Ganesh Pol’dan girmedik, Hammam ‘a geçtik. Diwan-i-Khas'ın bitişiğinde yer alan bu hamam hükümdar ve kraliyet ailesi tarafından kullanılırmış. Odaların ortasında günümüz jakuzi benzeri oturma yerleri olan havuzcuklar var. Hamamın dış kısmında suyu ısıtmak için kullanılan bir ocak görülebiliyor.

Buradan Diwan-i-Khas [5] ve Sheesh Mahal’e geçtik. Bizi sarı sarileri ve ellerinde upuzun süpürgeleri ile temizlikçi hanımlar karşıladı. Alanın ortasında Char-bagh ya da Dört Bahçe bulunuyor. Sheesh Mahal, Ayna Sarayı olarak da biliniyor. Salonun duvarları ve tavanı saf cam ve değerli taşlardan yapılmış zarif sanat eserleri ve çiçeklerden oluşuyor. Eski zamanlarda kraliçenin dışarıda uyumasına izin verilmiyormuş. O ise uyurken yıldızları görebilmeyi istiyormuş. Sonuç olarak kral, mimarlarından bu sorunu çözecek bir mahal tasarlamalarını istemiş. İçeride kraliçe mum yakarsa, yansıma o mütevazı ışığı binlerce yıldıza dönüştürüyormuş.

Sheesh Mahal’in yakınındaki merdivenlerden Ganesh Kapısı arkasındaki üçüncü kata çıktık. Burada kraliyet ailesinin hanımlarının jâlîs " adı verilen kafesli mermer pencerelerden Diwan-i-Aam'da düzenlenen etkinlikleri izlediği Suhag Mandir bulunuyor.

Sonra bir tünelden geçerek tekrar Char-bagh  kenarına indik ve kraliyet ailesinin oturduğu Sukh Mandir’i [6] ve kralın dinlenmek için özel sarayı Sukh Niwas, zevk sarayını gezdik.


Yolun devamı sizi Raja Man Singh Sarayı, Jodha Akbar filminin Aishwarya ile Hrithik arasındaki kılıç dövüşü sahnesinin çekildiği yer olan Baradari [7] ve Zenana [8] denen sarayın harem kısımlarına götürüyor.  Buradaki bir duvarda şöyle bir tabela vardı:

"“Kralların Kralı, Sultanların Sığınağı, inancın ve dünyanın görkemi, Muhammed Ekber, Badşah (İmparator) döneminde, Yüce Allah onun ülkesini sonsuza dek korusun, Maharaj Raja Man Singh s/o Raja Bhagwant Das, s/o Raja Bharmal, s/o Raja Pirti (Prithvi) Raj Kachhwaha, Emirleri yüce olan ve krallığının temelini doğruluk ve adalet üzerine atan (Nousherwan gibi), saygınlığı sonsuza dek korunsun, bu sarayın kendi (Raja Man Singh'in) bölgesinde inşa edilmesini emretti.

Bu cennet gibi saray 1008 (Hicri) yılının Zil Hicce ayında tamamlanmış, 25 yıllık bir sürede inşa edilmiş, çok titiz bir şekilde tasarlanmış ve ustalıkla dekore edilmiştir. Göklerin her zaman yağmurla dolu olması gerektiği gibi, Maharaj'ın (Büyük Kral) uzun ömürlülüğünün ve zenginliğinin temeli olan bu görkemli bina da her türlü zarardan korunmalıdır. (Hicri) 1008 (M.S. 1599) yılında tamamlanmıştır. “"

Epeyce dolaşıp yorulduk sarayın cafesinde oturup bir şeyler içip dinlendik. Sonra geri dönüş yoluna geçtik. Bu esnada zamanında kraliyet tarafından uygulanan hayvan kurban etme ritüelinin uygulandığı Shila Devi Tapınağı’nın [9] kapısını görüp Jaleb Chowk'a bakan etkileyici merdivenlere ve Singh Pol yani Aslan Kapısı denen sarayın ana kapısına geldik. Burada toplu fotoğraf çektirdik. İki yanında küçük Chhatri’ler (köşk) olan merdivenlerden aşağı inerek eskiden halkın kullandığı giriş kapısı Chand Pol (Moon Gate) yani Ay Kapısından yürüyerek dışarı çıktık.

Kapıda bir sokak çalgıcısı piyano benzeri küçük org harmonyum çalarak şarkı söylüyordu. Kapının çıkışına yakın Rooh Amer isimli hediyelik eşya mağazası ve bir kitapçı dükkanı vardı. Kapının dışında ise çadır kurmuş ipli kukla oynatan bir kadın ve darbuka benzeri tabla denen çift taraflı elle çalınan küçük bir davulu çalan bir adam bu kuklaları satıyorlardı. Ben satıcılardan hatıra olarak 300 rupi’ye Hint’lilerin şans tanrısı fil Ganeşa’nın ince bir işçilikle boyandığı bir resim ve 200 rupi’ye tahta bir fil aldım.

Minibüsümüze binip Nahargarh Fort’a [10] gittik. Burası Jaipur ve Amer'in kralları ve kraliçeleri için tatil ve avlanma noktası imiş. Girmeden önce dışarıda pişmiş toprak bardaklar da sütlü çay içtik. Hindistan'ın dört bir yanındaki sokaklarda satılan tatlı, sütlü çayı servis etmek için kullanılan, kilden yapılmış küçük, el yapımı fincanlara Bhar deniyormuş. Ben bir iki bardağı kaktüs ekmek için hatıra aldım. Sonra Tadi isimli ana kapıdan bahçesine girdik. Bahçedeki bir binada Jaipur Wax Museum – Mumya müzesi varmış. Biz saraya doğru ilerledik. Kapıda şöyle bir tabela vardı:

“”SHRI MADHVENDRA BHAWAN Shri Madhvendra Bhawan, Maharaja Sawai Madho Singh II (1880-1922) tarafından yaptırılmıştır. Bu iki katlı bina, biri Maharaja'nın kendisi tarafından, diğer dokuzu ise cariyeleri tarafından kullanılan on daireye bölünmüştür. Maharaja'nın dairesi, "Raja ka Galiyara" olarak bilinen bir koridor aracılığıyla diğer dokuz daireye bağlıdır.Her daire bir yatak odası, bir veranda, avlu, mutfak ve tuvaletten oluşmaktadır. Her yatak odasında kış için bir şömine bulunmaktadır. Tüm saray, mükemmel araish işçiliği ve fresk resimleriyle süslenmiştir. Saray, Hint-Batı mimarisinin iyi bir örneğidir. Çatısı, Jaipur şehrinin panoramik manzarasını sunmaktadır.”””

Sarayın kapısını geçip dokuz dairenin baktığı avluya girdik. Bizim gezdiğimiz esnada The Sculpture Park 2024 yani Heykel parkı adıyla bir sergileme vardı. Bu avluda da RMZ Vakfı ve Nature Morte, tarafından desteklenen karma teknik, paslanmaz çelik, bronz ve taş’dan yapılmış Alicja Kwade'nin Süperpozisyonu sergileniyordu.

Sarayın kendi duvarlarında ise sanatsal fil duvar resimleri ve dekoratif çiçek desenleri var. Dairelerden birine girdik. Çevresinde odaların olduğu bir avluya açılıyor. Avlunun karşısındaki sütunlardan sonra duvarları çok işli ana salona geliniyor. Camların bir kısmı renkli vitray. İkinci kata çıkıldığında yine çevresinde odalar olan ve avluya bakan bir sahanlığa geliniyor.

Sonra da çatıya çıktık. Buradan kraliçelere ait dokuz daire ve Jaipur şehir panaroması çok güzel görünüyor. Ferah bir çatı terası, temiz hava ve “Pembe Şehir” manzarası.

Tekrar aşağı inip mihracenin odasına giden gizli koridoru da gördük. Bu şekilde mihrace istediği hanımını gizlice görebilirken, diğerlerinden de saklanabiliyormuş.

ree

Dairelerin birinde yine The Sculpture Park 2024 kapsamında yine Murari Jha [11] isimli bir sanatçının eserleri vardı.

Acıkıp susayınca Nahargarh Kalesi Balkon Manzara Noktası denen yerdeki açık hava Padao Restaurant ‘a gittik. Burada patates kızartması ile bira içtik, keyif yaptık. 

Nahargarh - Tiger Fort’u bitirip yine minibüsle Jaigarh Fort’a [12] gittik. Kale girişinde Zafer bey bize dondurma ısmarladı. Dondurmayı bir çubuğa sıvıyorlar ve çubuğa bir kağıt takıyorlar. Külah yok ancak dondurma akarsa kağıda geliyor. 

Jaigarh Fort’da da fil saldırılarına karşı birbirine yakın ve aynı yönde olmayan dört kapı geçiyorsun. Kalede epey bir kıllı siyah Langur maymun popülasyonu var. Yaklaşmıyorlar ama her an tehlikeli olabilirler.

Jaivana Topu’nun [13] olduğu burca doğru yürüdük. Büyük bir top ancak bizim İstanbul’un kuşatılması esnasında kullanılanlardan büyük değil. Burada bir tabela var:

 “”””Jaivan Topu: Jaivan'ın dünyanın en büyük topu olduğuna inanılıyor. Filler ve halatlar tarafından çekilen bu top, namluyu yükseltmek için 8 m. bir vida ile dört tekerlekli sağlam bir araba üzerinde döndürülebilmektedir. Jaivan'ı ateşlemek için 100 kilodan fazla barut gerekiyordu ve 50 kiloluk bir güllenin ateşlendiği delikteki izler, birden fazla kez ateşlendiğini gösteriyor. Topun geri tepmesi yaklaşık bir metredir. Jaivan, filler ve tavus kuşları gibi uğurlu sembollerle güzelce süslenmiştir. Namlunun ağzını bir lotus motifi çerçeveler, çiçek motifleri ve desenleri uzunlamasına devam eder ve arkada bir çift kuş ile biter. Araba ve gölgelik 19. yüzyılda Sawai Ram Singh II tarafından eklenmiştir. Top 1720 yılında Jaigarh'daki ziyaret edebileceğiniz silah fabrikasında dökülmüştür.  Uzunluk: 31 feet ve 3 inç. Ağırlık: yaklaşık 50 ton. Taşıma yüksekliği ön: 9 ft. arka 4,5 ft “””

Hindistan’a giderken eski ayakkabı alın diye tembihlenmiştim. Ancak giydiğim eski ayakkabı daha fazla dayanamadı ve altı açıldı. Bende otele kadar klasik yöntem çorabımı çıkarıp ayakkabının üzerine giyip, idare ettim. Burçlardan çevreye bakıp maymunları fıstıkla besledikten sonra kalenin duvarları boyunca geri devam ettik.

Minibüse binip yol üzerindeki Man Sagar Gölü ortasındaki Jal Mahal- Su sarayında [14] durduk. Saray gölün ortasında olduğu için sadece kıyıdan bakabildik. Gölde epey su kuşu vardı. Ancak kıyılarda atılmış çöpte çoktu.

Otele dönüp üstümüzü değişip akşam yemeği için Hint köy eğlencelerinin yapıldığı sonradan inşaa edilmiş yapay, çok geniş bir alanı içeren Chokhi Dhani denen panayır yerine gittik. Giriş ücretli ve alnına yine boya ile işaret koyuyorlar. Girdikten sonra içeride yine toprak kaplarda darı ve lor ile yapılan Rajastan’ın sıcak içeceği Raabdi- Rabadi- Rabdi ikram ediyorlar. Dolaşılan her pavyonda bir yörenin müziği ve dansı sizi karşılıyor. Ayrıca yiyeceklerde satılıyor. Ancak biz restoranda yiyeceğimiz için buralardan alışveriş yapmadık sadece gezdik. Davul ve zil eşliğinde bizim bazı yörelerde olduğu gibi kollarından püsküller sarkan erkek bir köçek oynayan pavyonlarda vardı. İzlemeye gelenler dans edene katılıyorlardı. Başka bir stant da bizim grubun hanımları dans eden Hintli dansçı hanımlara katılmışlardı. Bir tarafta pamuk şeker, elle döndürülen küçük dönme dolap, bir tarafta gezinti ve fotoğraf çektirmek için develer, ortada bir göl yani ortalık epey şenlikli idi.

Sonra bu yapay köyün Hindistan’ın bölgelerini o yöreye ait eşyalarla donatılmış bir kulübe ve içindeki mankenler vasıtasıyla tanıtmayı amaçlayan bölümüne geldik. Bunlardan kayıt edebildiklerim aşağıda:


TAMILNADU: Geleneksel dans formlarından klasik müziğe Tamilnadu, kolaylıkla Tada'nın kültürel etkin noktası olarak tanımlanabilir. Chola imparatorluğundan Vijayanagar krallığına kadar gelişen Hindistan'ın kıyı eyaletinde asırlık gelenekler hala yaşamaktadır. Bu eyaletin kültürel değerler açısından dünyaya sunacağı çok şey vardır.

Bu eyalet zengin bir kültür ve geleneğe sahiptir.


GOA: Temiz plajlar, sallanan palmiyeli kiliseler ve beyaz kum, bu en küçük Hint eyaletinin eş anlamlısıdır. Goalılar eğlenceyi seven, müzikten hoşlanan ve memnuniyet verici bir yaşam sevinci biçimi olan Susegad tavrına sahip insanlardır.

 

KERALA: Kathakali'den Mohiniattam'a dans formları. Yüksek eğitimli nüfusuyla Kerala, modern ve geleneksel kültürel değerlerin gerçek bir karışımının örneğidir. Tekne yarışları ve su sporları aktiviteleri bu güzel eyaletin uzmanlık alanlarıdır. Yüzyıllara dayanan antik ritüeller ve festivaller kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Burada Tanrı'nın Kendi Toprakları kültürüne biyoskopik bir bakış sunulmaktadır.

 

GUJARAT: Gujarat Hindistan'ın incisidir. Boncuk ve ayna işçiliği, Uçurtma şenlikleri, Dandiya Ras dansı ile ünlüdür. Garbo Kamban ve Dhokla mutfağı. Evler, oda girişindeki Toranlarla süslüdür; pişmiş toprak çömlekler ve Ghagra Choli elbiseleri Gujarati kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır.


WEST BENGAL: Bağımsızlıktan sonra, Hindistan'ın batı kısmı doğu bölgesinde yer alan Batı Bengal oldu. Durga Puja, Kalküta'nın Howrah Köprüsü Victoria Anıtı ve Bengal Kaplanı eyaletin ünlü sembolleridir. Rasogolla, Sondesh, Rajbhog, Misti doi ve macher jhol her zaman favoridir. Erkek pamuklu dhoti ve kadın Banglar tanter sari eyaletin zengin kültürünü anlatır.


SIKKIM: Himalaya eteklerinde yer alan Sikkim'in kültürü, geleneksel Hindu ve Budist ideolojilerini içeren çeşitli bir çeşitlilik sunmaktadır. Devlet hayvanı Kızıl Panda olan Sikkim, çeşitli flora ve fauna türleriyle zengin bir şekilde donatılmıştır. Sikkim nüfusu gelenek ve modern etik çizgisinde yaşamaktadır.


RAJASTHAN: Rajasthan, Hindistan'ın en büyük eyaleti olan kralların renkli ülkesidir. Görkemli kaleler kraliyet geçmişinden bahsediyor, Daal Bati Churma ikonik bir Rajasthan yemeğidir.


JAMMU KASMIR: Ladakh'tan Jammu'ya uzanan bu eyalet, birbiriyle kaynaşmış bir kültürler gökkuşağına sahiptir. Çiçeklerle dolu Donuk Göl'de yüzen Şikaralar bu eşsiz eyalete bir başka paradoks daha sunuyor. İnsanların Pencap kökleriyle daha fazla ilişkili olduğu Jammu'daki çizginin aşağısı, bu eyaletin çeşitliliğine katkıda bulunuyor.

Devam edip bu sefer Hind efsaneleri ve hikayelerinin mankenlerle canlandırıldığı bölüme geldik. Önce kocaman bir Jungle Devta- Orman tanrısı ile karşılaştık. Burada daha sonra okumak için not aldığım bölge hakkında ki hikayeler şunlardı: Haldighati Savaşı, Panna Dai’nin fedakarlığı, Maharana Pratap’ın kızı Ghas Ki Roti olayı, Rana Punja Bhil’in katkısı ve General Bhamashah.  Bu kadar dolaşmadan sonra yemek için restorana geçtik. Yemek açık büfe idi ve yok yoktu. Gerçekten zengin bir menü vardı. Tam açık alanda yemeğe oturduk yağmur başladı. Bizde hemen tabakları kapıp kapalı alana geçtik. Neyseki açık büfe alanlarının üstleri kapalıydı. Bizde istediğimiz kadar alarak içeride rahat rahat yiyip günün yorgunluğunu attık.

 

NOTLAR:

[1] Jaipur Hindistan’ın kuzeybatısındaki Rajasthan eyaletinin başkenti ve en büyük şehridir. 2011 itibarıyla şehrin nüfusu 3,1 milyondur ve bu da onu ülkenin en kalabalık onuncu şehri eski şehirdeki binalarının baskın renk şeması nedeniyle Pembe Şehir olarak da bilinir. Jaipur, 1727 yılında şehrin adını aldığı Amer'in Kachhwaha Rajput hükümdarı Sawai Jai Singh II tarafından kurulmuştur. Vidyadhar Bhattacharya tarafından tasarlanan modern Hindistan'ın en eski planlı şehirlerinden biridir. İngiliz sömürge döneminde şehir , Jaipur Eyaletinin başkenti olarak hizmet vermiştir . 1947'de Hindistan'ın bağımsızlığından sonra Jaipur, 1949'da yeni kurulan Rajasthan eyaletinin başkenti yapılmıştır. Jaipur, Delhi ve Agra ile birlikte Batı Altın Üçgen turist devresinin bir parçasını oluşturan Hindistan'da popüler bir turist destinasyonudur. Şehir Jodhpur , Jaisalmer , Bikaner , Udaipur , Kota , Mount Abu gibi Rajasthan'daki diğer turistik yerlere bir geçit görevi görür ve Amer Kalesi ve Jantar Mantar olmak üzere iki Dünya mirası alanına sahiptir. Hindistan'ın Paris'i olarak da bilinir.


[2] 21 yaşındaki Padmanabh Singh, 697 milyon ila 855 milyon dolar arasında bir servete sahip ve kendisine "kral" deniyor. Padmanabh Singh, tam adıyla Maharaja Sawai Jaipur Padmanabh Singh, pembe mimarisi ve imparatorluk saraylarıyla ünlü, Hindistan'ın kuzeybatısındaki Jaipur şehrinin genç hükümdarıdır. Singh'in kraliyet unvanı, Hindistan'ın bir başkanı ve bir başbakanı olan federal parlamenter demokratik bir cumhuriyet olması nedeniyle yasa tarafından resmen tanınmıyor. Kraliyet ailesinin servetinin 697 milyon ila 2,8 milyar dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Singh zamanını polo oynayarak, liberal sanatlar okuyarak, moda şovlarında yürüyerek ve dünyayı gezerek geçiriyor.

 

[3A] Amer Kalesi veya Amber Kalesi, Hindistan'ın Rajasthan eyaletindeki Amer şehrinde bulunan bir kaledir. Amer, Rajasthan'ın başkenti Jaipur'a 11 km. uzaklıkta bulunan 4 km2 bir alana sahip bir kasabadır. Bir tepenin üzerinde bulunan kale, Jaipur'daki başlıca turistik cazibe merkezidir. Amer Kalesi, sanatsal stil öğeleriyle bilinir. Geniş surları, bir dizi kapısı ve Arnavut kaldırımlı yollarıyla kale, Amer Sarayı'nın ana su kaynağı olan Maota Gölü'ne bakmaktadır. Amer Sarayı, Rajput mimarisinin harika bir örneğidir. Bazı binaları ve eserleri Babür mimarisinden etkilenmiştir. Kırmızı kumtaşı ve mermerden inşa edilen çekici, gösterişli saray, her biri bir avluya sahip dört kata yayılmıştır. Diwan-e-Aam veya "Halk Dinleme Salonu", Diwan-e-Khas veya "Özel Dinleme Salonu", Sheesh Mahal (ayna sarayı) veya Jai ​​Mandir ve sarayın içindeki bir su şelalesinin üzerinden esen rüzgarlarla yapay olarak serin bir iklimin yaratıldığı Sukh Niwas'tan oluşur. Bu nedenle, Amer Kalesi halk arasında Amer Sarayı olarak da bilinir.  Saray, Rajput Maharajas'ın ve ailelerinin ikametgahıydı . Kalenin Ganesh Kapısı yakınındaki sarayın girişinde, 1604 yılında Bengal'deki Jessore Raja'sını yendiğinde Raja Man Singh'e verilen Chaitanya tarikatının bir tanrıçası olan Shila Devi'ye adanmış bir tapınak bulunmaktadır. ( Jessore şu anda Bangladeş'tedir ). Raja Man Singh'in 12 kraliçesi vardı, bu yüzden her kraliçe için bir tane olmak üzere 12 oda yaptı. Her odanın Kral odasına bağlı bir merdiveni vardı, ancak kraliçeler yukarı kata çıkamazlardı. Raja Jai ​​Singh'in sadece bir kraliçesi vardı, bu yüzden üç eski kraliçe odasına eşit bir oda yaptı. Bu saray, Jaigarh Kalesi ile birlikte , aynı Aravalli tepelerinin Cheel ka Teela'sının (Kartallar Tepesi) hemen üstünde yer almaktadır . Saray ve Jaigarh Kalesi, ikisi bir yeraltı geçidiyle birbirine bağlı olduğundan tek bir kompleks olarak kabul edilir. Bu geçit, savaş zamanlarında kraliyet ailesi üyelerinin ve Amer Kalesi'ndeki diğerlerinin daha korkutucu Jaigarh Kalesi'ne geçmesini sağlamak için bir kaçış yolu olarak düşünülmüştür. 


[3B] Jaipur'un yaklaşık 10 mil kuzeydoğusunda, etkileyici Amber Kalesi yer alır. "Amber" adı, kale kompleksinin inşasından önce bölgedeki yerel kabileler tarafından tapınılan tanrıça Amba Mata'dan (Toprak Ana) türemiştir. 1529'da Man Singh I tarafından 11. yüzyıldan kalma bir kalenin kalıntıları üzerine bir kale olarak kurulmuştur ve mimari güzelliğinin çoğu Jai Singh I tarafından yapılan daha sonraki eklemelerden kaynaklanmaktadır. Kachhawaha Rajputs (Rajasthan'daki üç yönetici savaşçı hanedanından biri), 1727'de Jaipur'a taşınana kadar Amber Kalesi'ni başkentleri olarak korudu. Ancak, rajalar dini vesilelerle Ana Tanrıça'ya saygılarını sunmak için Shila Devi Tapınağı'na geldiklerinden, kale törensel değerini korudu. Kaçhavavaha Racputları, bölgedeki kontrollerini kısmen iktidardaki Moğollarla (özellikle Ekber) yaptıkları akıllıca ittifaklar sayesinde korudular ve kaledeki zevk sarayları İslami etkiyi yansıtıyor. Amber Kalesi'nin çok yukarısında, surları tepelerin hatlarını takip eden ve savunuculara saldırganlara ateş etmek için üç farklı açı seçeneği sunan Jaigarh Kalesi yer alır. Kalede ayrıca, türünün dünyadaki en büyüğü olan Jaivana topu bulunur; onu döndürmek için dört fil gerekiyordu. Amber Kalesi'nin yakınında ayrıca, aşağıdaki vadiyi savunan kaleler halkasında bulunan ve Jaipur şehrinin bulunduğu Nahargarh Kalesi vardır. Başlangıçta, saldırganlara gülle ve ok yağdırabilecek stratejik bir konuma sahip başka bir kale olarak inşa edilen kale, 19. yüzyılda iç tasarımı Amber Kalesi'nin zevk saraylarına benzeyen bir saraya dönüştürülmüştür. Amber Sarayı'nın altında, kaleye su sağlayan Maota Gölü bulunmaktadır. Suya doğru uzananlar Dilaram Bagh ve Mohan Bari bahçeleridir. Resmi bahçe, Babürlüler tarafından Hindistan'a getirilen bir Pers konseptiydi ve Babürlüler ile Kaçhawaha rajputları arasındaki yakın ilişkinin bir başka göstergesiydi. Gerçekten de Dilaram Bagh, Babür lideri Ekber için bir dinlenme yeri olarak inşa edilmişti. Dilaram Bagh (anlamı "kalbin rahatlığı") mimar Dilaram'ın ismiyle yapılan akıllıca bir kelime oyunudur. Yakınlarda, bir başka resmi bahçe seti olan Mohan Bari vardır. Jaipur'dan Amber'e giderken, Man Sangar gölünde bulunan Jah Mahal veya Su Sarayı yer alır. Madho Singh I tarafından yaptırılan bu saray, rajanın çocukluğunu geçirdiği Udaipur'daki Jag Mandir sarayından esinlenmiştir.


[4] Diwan-i-Aam : (Halka Açık Dinleyici Salonu) : Babür saraylarındaki benzer salonlardan esinlenerek tasarlanan Diwan-i-Aam, Raca'nın tebaasını dinlediği ve memurlarıyla bir araya geldiği saraydı. 64 sütunlu, dıştaki 48 çift sütunlu, kırmızı kumtaşından ve içteki 16 tek sütunlu, mermer duvarlı açık bir köşktür. Tavanındaki sofistike süslemelerle harika bir yerdir. Sütunun üst kısmındaki abaküs, hortumlarının ucunda nilüfer bulunan fillerin kafasını göstermektedir. Savaşta kazanılan bir zaferin ardından yapılan kutlamalar, Dussehra, Raca'nın doğum günü gibi bazı özel günlerdeki şenlikler burada yapılırdı. Bina, Mirza Rajaman Singh'in (1589-1614 A.D.) emriyle kırmızı kum taşı ve mermer duvar işçiliğiyle inşa edilmiştir. Fil başı ve sarmaşıkların oyma desenleriyle güzelce süslenmiştir. Detaylar, Babür ve Rajput mimari tarzlarında bulunan dekoratif özelliklerin büyüleyici bir birleşimidir. Farklı bir şekilde inşa edilmiş çatı iki sıra sütunla desteklenmektedir. Dıştakiler çiftler halinde kırmızı kum taşından, içtekiler ise krem mermerindendir. Mahārājā Sawai Ram Singh II (M.S. 1835-80) salonun arka kısmını bir bilardo salonuna dönüştürmüştür. Diwan-i-Aam'ın güneyinde bir dizi halinde uzanan “27 Kachehris” veya 27 ofis (Toshakhānā) bulunmaktadır. Bu sütunlu kemerler Amber Eyaleti'nin idaresinin yürütüldüğü Hükümet Sekreterliği'ne ev sahipliği yapmıştır.


[5] Diwan-i-Khas : Amber Sarayı'nın ilgi çekici yerlerinden biri de Diwan-i-Khas ya da Özel Görüşme Salonu'dur. Mirza Raja Jai Singh (M.S. 1621-67) döneminde inşa edilen yapı, bu nedenle Jai Mandir ve içindeki güzel ayna cam işçiliği nedeniyle Sheesh Mahal veya Cam Saray olarak da adlandırılmıştır. Raja diğer hükümdarlardan gelen elçiler gibi özel misafirlerini burada karşılamıştır. Diwan-i-Khas'ın üst kısmı Jas Mandir olarak bilinir ve içlerinde cam bulunan karmaşık çiçek desenleriyle büyüleyicidir. Hamamlar Jas Mandir'in kuzeyinde yer alır. Saray, kemerli açıklıkları Khas adı verilen aromatik otların kökleriyle örülmüş perdelerle kapatılarak yazın serin tutulurdu. Perdeler periyodik olarak su ile nemlendirilirdi. Perdelerden geçen hava böylece soğutulur ve saray odalarına otun kokusunu da taşırdı. Sheesh Mahal'in önünde, Char-bagh ya da Dört Bahçe olarak adlandırılan klasik Babür deseninde, parterli küçük bir bahçe bulunmaktadır. Sheesh Mahal'in karşısında Sukh-Niwas (Zevk Sarayı), Raja'nın dinlenmek için inzivaya çekildiği özel daireleri yer almaktadır.

 

[6] Sukh Mandır: Kraliyet Aileleri yaz mevsiminin ortasında Sukh-Mandir'de yaşıyorlardı. Burası, iki yan odası ve önünde bahçeye bakan bir verandası olan geniş ve dikdörtgen bir odadan oluşmaktadır. Odanın duvarları Babür desenli sıva ile güzel bir şekilde kabartma yapılmış. Ana odanın arka duvarında, soyulmuş bir kanalla birbirine bağlanan delikli bir mermer perdeden oluşan güzel bir mermer çağlayan vardır. Kaskad, bir zamanlar binanın çatısına inşa edilen depodan akan su ile besleniyordu ve deliklerden geçen esinti ile yaz aylarında serinletici bir cihaz olarak kullanılıyordu. Odaların iki kanatlı ahşap kapısı vardır ve bu kapılar fildişi ile bezenmiştir.

 

[7] Baradari, kraliçelerin buluşma yeri olarak hizmet vermiştir ve "Jodha Akbar" filmiyle olan ilişkisi nedeniyle tarihi bir öneme sahiptir. Burası Jodha Akbar filminin Aishwarya ile Hrithik arasındaki kılıç dövüşü sahnesinin çekildiği yer. Kralın 12 karısı olduğu ve her birinin uğurlu sebeplerden dolayı farklı bir burcu temsil ettiği söyleniyor. Baradari'nin her tarafındaki 12 oda bu kraliçelere adanmıştır. Tasarım, her kraliçenin görevlileriyle birlikte kendi özel odasına sahip olmasına olanak tanıdı. Kraliçenin yatak odasını kralın yatak odasına bağlayan özel geçitlerin benzersiz özelliği, kraliçeler arasındaki kıskançlık ve rekabeti önlemeyi amaçlıyordu. Bu düzenleme, kralın ziyaretlerinin gizli kalmasını ve diğer kraliçelerden gizlenmesini sağladı. Zamanla sonraki kralların daha az karısı oldu ve muhtemelen bu tür düzenlemeleri yönetmenin karmaşıklığından ders aldılar.

 

[8] Zanana veya Kadınlar Mahallesi kraliyet ailesinin kadınlarına mahremiyet ve ayrıcalık sağlamak için tasarlanmıştır. Zanana, çarpıcı avlulardan, süslü odalardan ve karmaşık mimariden oluşan bir labirenttir. Zenana Mahal veya dauyodi, kadınlar avlusu anlamına gelir. Ailenin dışından erkeklerin sarayın bu kısımlarına erişimi yoktu. Hatta saray adamlarının bile buraya erişimi sınırlıydı. Kraliçelerin odalarının özel bir geçitle kralın odasına bağlandığı söyleniyor. Özel geçit yalnızca kral tarafından kullanılabiliyordu.


[9] Shila Devi Tapınağı , Rajasthan'ın Jaipur kentindeki Amer Kalesi'nin içinde bulunan tarihi bir Hindu tapınağıdır. Tapınak, Shila Devi formunda Tanrıça Durga'ya adanmıştır ve bölgedeki önemli Shakti tapınaklarından biridir. MS 1604'te, askeri bir seferden sonra idolü Jessore'den (günümüzde Bangladeş) getiren Babür İmparatoru Ekber'in generali Raja Man Singh I tarafından kurulmuştur. Efsaneye göre, Raja Man Singh I, tanrıça tarafından Jessore'daki denizden idolünü kurtarması için bir rüyasında tavsiye edildi. İdolün oyulduğu bir taş levha ( shila ) bulundu. Bu nedenle, tanrıya "Shila Devi" adı verildi. İdol, 1604 CE'de Navratri festivalinin altıncı gününde tapınağa yerleştirildi. Tapınak, tarihi Amer Kalesi'nin arazisinde yer alır ve karmaşık bir şekilde oyulmuş sütunlar, kutsal bir  alan ve siyah bir taş levhadan yapılmış bir idol ile tipik Rajput mimarisine sahiptir . Müritler tapınağa kale kompleksi içindeki büyük bir avludan erişirler.  Shila Devi Tapınağı, Navratri sırasında , özellikle de çok sayıda müridin özel ritüeller ve darshan için ziyaret ettiği Chaitra Navratri ve Gupt Navratri festivalleri sırasında önemli bir ibadet merkezidir. Antik çağlarda, festivaller sırasında hayvan kurbanlarının sunulduğu bildirilse de, bu uygulama o zamandan beri durdurulmuştur. Tapınak, Rajasthan ve Bengal'deki müritler için muazzam bir dini ve kültürel değere sahiptir. Müritler, bu tapınaktaki duaların, özellikle tanrıçanın özel bir ayna aracılığıyla ortaya çıkarıldığı "Sheesh Dikhai" olarak bilinen ritüel sırasında dilekleri yerine getirdiğine inanırlar. 

 

[10a] Nahargarh Kalesi Hindistan'ın Rajasthan eyaletindeki Jaipur şehrine bakan Aravalli Tepeleri’nin kenarında yer almaktadır. Amer Kalesi ve Jaigarh Kalesi ile birlikte Nahargarh bir zamanlar şehir için güçlü bir savunma halkası oluşturmuştur. Kale başlangıçta Sudershangarh olarak adlandırılmıştı, ancak ' kaplanların meskeni' anlamına gelen Nahargarh olarak tanındı. Yaygın inanışa göre Nahar burada Nahar Singh Bhomia'yı temsil ediyor, ruhu burayı rahatsız ediyor ve kalenin inşasını engelliyor. Nahar'ın ruhu, kalenin içinde anısına bir tapınak inşa edilerek yatıştırıldı ve böylece kale onun adıyla anılmaya başlandı. Esas olarak 1734 yılında Jaipur kralı Maharaja Sawai Jai Singh tarafından inşa edilen kale, şehrin üstündeki sırtın zirvesinde bir inziva yeri olarak inşa edilmiştir. Duvarlar çevredeki tepelerin üzerine uzanarak bu kaleyi eski başkent Amer'in üzerindeki kale olan Jaigarh'a bağlayan tahkimatlar oluşturmuştur. Kale tarihi boyunca hiçbir zaman saldırıya uğramamış olsa da, özellikle 18. yüzyılda Jaipur ile savaşan Maratha güçleriyle yapılan anlaşmalar olmak üzere bazı tarihi olaylara tanık olmuştur. 1857'deki Hint İsyanı sırasında, İngiliz yöneticinin karısı da dahil olmak üzere bölgedeki Avrupalılar, Jaipur kralı Sawai Ram Singh tarafından korunmaları için Nahargarh kalesine taşınmıştır. Kale, Sawai Ram Singh döneminde 1868'de genişletildi. 1883-92'de, Dirgh Patel tarafından Nahargarh'da yaklaşık üç buçuk lakh rupi maliyetle bir dizi saray inşa edildi. Sawai Madho Singh tarafından inşa edilen Madhavendra Bhawan'da Jaipur kraliçeleri için süitler vardı ve başında kralın kendisi için bir süit vardı. Odalar koridorlarla birbirine bağlı ve hala bazı zarif freskler var. Nahargarh ayrıca Maharajas'ın avlanma eviydi. Nisan 1944'e kadar Jaipur Eyalet Hükümeti, resmi amaçları için Jantar Mantar Gözlemevi'ndeki Samrat Yantra'dan okunan güneş saatini ve zaman sinyali olarak da Nahargarh Kalesi'nden atılan bir topu kullanıyordu. Rang De Basanti , Shuddh Desi Romance ve Sonar Kella filmlerindeki bazı sahneler Nahargarh Kalesi'nde çekildi.

 

[10b] Muhteşem Nahargarh Kalesi'nin temeli 1734 yılında Jaipur Kralı Maharaja Sawai Jai Singh tarafından atıldı. Sawai Ram Singh II, kaleyi 1868 yılında genişletti, ancak ana kompleks olan Madhvendra Bhawan, Sawai Madho Singh tarafından 1883 - 1892 yılları arasında inşa edildi. Kale sadece bir savunma sistemi olarak değil, aynı zamanda dönemin kraliyet ailesi için lüks bir dinlenme yeri ve krallar için popüler bir avlanma noktası olarak inşa edilmişti. Şaşırtıcı bir şekilde, neredeyse 300 yıllık tarihi boyunca hiçbir zaman düşmanlar tarafından saldırıya uğramamıştır. Hintçe'de 'Nahar' kaplan anlamına gelir ve 'Garh' kale anlamına gelir. Ve bu nedenle, birçok kişi burada serbestçe dolaşan çok sayıda kaplan olduğu fikrine sahiptir, dolayısıyla adı da buradan gelir. Başlangıçta Nahargarh Kalesi'ne Sudarshangarh adı verildi. Popüler efsaneye göre kale inşa edilirken işçiler garip bir anormallik yaşadılar. Her gece zorlu inşaat çalışmalarının açıklanamayan bir şekilde yıkıldığını görüp şaşkına dönüyorlardı! Kral, bu topraklarda bir zamanlar Nahar Singh adında bir prensin yaşadığını ve bu karışıklıklara neden olan ruhun tam olarak o olduğunu keşfetti. Bu ruhu yatıştırmak umuduyla onun adına bir tapınak inşa edildi ve kalenin adı Nahargarh olarak değiştirildi.


[11] Murari Jha, Yeni Delhi'nin banliyösü Noida'da yaşayan bir görsel ve performans sanatçısıdır. Multimedya pratiği, politik olarak kişisel olanı, gündelik sosyo-politik olayların psikolojik olarak işlenmesini, bedenin çevre tarafından dönüştürülmesini ve işgal ettiği zamansal rejimleri araştırıyor. Jha, çeşitli malzemelerden esrarengiz nesneler yaratır ve heykelleri günlük hayatta bulunan yaygın nesneleri andırır, ancak benzerlikleri geçici ve anlaşılması zordur. Sergi boyunca bu küçük ölçekli heykeller arasında gelişen sohbet, izleyicinin kendi duyusal deneyimlerini ve anılarını yeniden hayal etmesine olanak tanıyor. Jha 1988 yılında doğdu ve Maunbehat, Bihar'da büyüdü. Lisans eğitimini 2010 yılında Patna Üniversitesi'nde, yüksek lisans eğitimini ise 2012 yılında Agra'daki BR Ambedkar Üniversitesi'nde tamamladı. Eserleri Nature Morte, Yeni Delhi'nin desteğiyle Heykel Parkı'nda sergilenmektedir.


[12] Jaigarh Kalesi, Hindistan'ın Rajasthan eyaletine bağlı Jaipur kentinde , Amer yakınlarındaki Aravalli sıradağlarının Cheel ka Teela (Kartal Tepesi) adlı burnunda yer almaktadır, Amer Kalesi ve Maota Gölü'ne bakmaktadır. Raja Kakil Dev, Amber bölgesini Mina kabilelerinden ele geçirdi ve on birinci yüzyılın ortalarında Jaigarh kalesinin inşasına başladı. Yüzyıllar boyunca, Kale, komplekse saray daireleri ekleyen Maha Raja Jai ​​Singh II de dahil olmak üzere sonraki yöneticiler tarafından genişletildi. Amer Kalesi'ne benzer yapısal tasarıma sahip ve engebeli kale, Zafer Kalesi olarak da bilinir. Kuzey-güney yönünde 3 km uzunluğunda ve 1 km genişliğindedir. Kale, kale arazisinde üretilen ve o zamanlar dünyanın tekerlekli en büyük topu olan "Jaivana" ( Jaivana Topu ) adlı bir topa sahiptir. Jaigarh Kalesi ve Amer Kalesi yeraltı geçitleriyle birbirine bağlıdır ve tek bir kompleks olarak kabul edilir.


[13] Jaivana Topu: Racastan eyaletindeki Jaigarh Kalesi'nde muhafaza edilen büyük bir 18. yüzyıl topudur. 1720'de üretildiğinde, tekerlekli dünyanın en büyük topuydu. Jaivana, Maharaja Sawai Jai Singh II'nin (1699–1743) saltanatı sırasında Jaigarh'daki bir dökümhanede üretildi. Top, 100 kg barut yüküyle yalnızca bir kez ateşlendi ve ateşlendiğinde yaklaşık 35 km mesafe kat ettiği iddia edildi. Topun ateşlediği merminin Chaksu'da küçük bir göl oluşturduğu söylenir, ancak bunun açıkça abartılmış bir efsane olduğu ve fiziksel olarak gerçekleşmiş olamayacağı açıktır. Topun namlusunun uzunluğu 6,15 m ve ağırlığı 50 tondur. Namlunun ucuna yakın çevresi 2,2 m ve arkasının çevresi 2,8 m'dir. Namlunun deliğinin çapı 28 cm ve namlunun ucundaki kalınlığı 21,6 cm'dir. Kalınlık namlunun arkasına doğru gidildikçe kademeli olarak artar. Fıçıda çiçek deseni vardır. Fıçı ucunda bir fil durur ve ortada bir çift tavus kuşu oyulmuştur. Fıçı arkasını da bir çift ördek süsler. Jaivana yüksek iki tekerlekli bir vagonda durmaktadır. Tekerlekler üzerine monte edilmiştir ve makaralı pim yataklarına monte edilmiş iki arka tekerlek mekanizmasına sahiptir, böylece 360° dönebilir ve her yöne ateş edebilir. Topu hava koşullarına karşı korumak için bir teneke baraka inşa edilmiştir.


[14] Jal Mahal ("Su Sarayı" anlamına gelir) , Hindistan'ın Rajasthan eyaletinin başkenti Jaipur şehrindeki Man Sagar Gölü'nün ortasında bulunan bir saraydır. Saray ilk olarak 1699 civarında inşa edilmiştir; bina ve etrafındaki göl daha sonra 18. yüzyılın başlarında Amber'den Maharaja Jai ​​Singh II tarafından yenilenmiş ve genişletilmiştir. Maharaja'nın tek isteği kuş ve ördek avına çıktığında kendisi için bir yer olması imiş. Geçmişte, gölün bulunduğu yerde, suyun biriktiği doğal bir çöküntü vardı. MS 1596'da, bu bölgede ciddi bir kıtlık yaşandığında, bunun sonucunda su sıkıntısı yaşandı. Bu nedenle, o zamanki Amer hükümdarı, kıtlığın bölgede yaşayan insanlara verdiği ciddi sıkıntıların üstesinden gelmek için su depolamak üzere bir baraj inşa etmeye karar verdi. Başlangıçta toprak ve kuvarsit kullanılarak, Amer tepeleri ile Amagarh tepeleri arasındaki doğu vadisi boyunca bir baraj inşa edildi. Baraj daha sonra 17. yüzyılda taş örgülü bir yapıya dönüştürüldü. Şu anda var olan baraj yaklaşık 300 metre uzunluğunda ve 28,5-34,5 metre genişliğindedir.  Tarım arazilerinin sulanması için suyun serbest bırakılmasını sağlayan üç su bendi kapağı ile donatılmıştır. O zamandan beri baraj, göl ve ortasındaki saray, Rajasthan'ın çeşitli yöneticileri tarafından birkaç restorasyondan geçti ancak 18. yüzyıldaki son restorasyon Amer'li Jai Singh II'ye atfedilir. Yerel kumtaşından inşa edilen saray, üç katlı bir binadır göl dolduğunda alt katları su altında kalır. Jal Mahal'in bahçeli bir teras katı vardır ve bahçede dört yöne bakan dört Tibari (Küçük Köşk) vardır. Tibariler Bengal çatı mimarisine göre tasarlanmıştır ve çatıdaki dört sekizgen Chhatri anıtın köşelerindedir. Terasta dört Tibari var. Bunların her biri farklı şekilde adlandırılmış. Anand Mahal Tibari'nin temel özelliği çiçek motifleridir. Babür sanat formlarını anımsatan çiçek desenleri ve tasarımları altın, kırmızı ve mavi renktedir. Badal Mahal Tibari muson bulutlarını temsil ediyor. Raas Niwas Tibari’de ise Krishna ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Tavanda ayrıca Jaipur Şehir Sarayı Chandra Mahal, Kanak Vrindavan Bahçesi ve Jaigarh Kalesi de resmedilmiştir. Bunlar Jaipur'daki önemli yerlerdir. Gulabi Tibari, pembe sıvalı olmasından dolayı bu isimle anılır.

 

 

 

 

 
 
 

Yorumlar


bottom of page